Çıplak bir gerçek var ve bu gerçeği inkâr etmemiz de mümkün değil. Azımsanamayacak sayıda vatandaşımız teröriste terörist diyemeyen bir siyasi partiye oy veriyor. Bu partinin geçmiş suretlerini devlet kapatsa da vekillerini yasaklasa da bir dönem sonra aynı yüzler, yeniden sahneye çıktılar. Çıkabildiler çünkü vatandaş onlara oy vermeye devam etti.
Bu arada teröre çözüm olarak her cenahtan farklı isimlendirilen bir süreç başladı. Bu sürece karşı en dik duruş MHP tarafından ortaya konuldu. CHP sürece değil sürecin işleyişine karşı durdu. Ne konuşuluyorsa Meclise getirin orada konuşalım adı konulsun, gizli saklı yapmayalım dedi. Kim bilir? Belki de süreç başarılı olacak ve bunun meclis dışında yapılmasının siyasi getirisinin sadece AK Partiye kazanç olacağını düşündü. Bu çerçeveden bakınca AK Parti´nin de getiriyi sadece kendi hanesine yazma çabası olarak da düşünülebilir. Bu sürecin Meclis çatısı altında sürdürülmesi riskli de görülmüş olabilir. Malum mecliste olan her şey zapta geçiyor. Neyse niyet okumayı bırakalım.
Süreç beklenmedik bir anda ?Ahmet Davutoğlu´nun oturma planının bile kendisi tarafından yapıldığının iddia edildiği? Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bitirildi. Devlet kadife kaplı demir yumruğundan kadifeyi çıkarıp belki de en sert denilebilecek kıvamda teröristin kafasına vurmaya başladı.
Süreç içerisinde yerel yönetimlerin de desteğiyle hainler tarafından kazılan çukurlar, hendekler Mehmetçiğin ve Polisimizin kanı pahasına, kazanlara mezar haline getirildi. Ardından Kahraman Ordumuzun içinde yuvalanmış ağlayan sümüklü ajanın şakirtleri sahneye çıktı. Çok şükür ki millet ve devletin bunlara tabi olmayan kısmı onları sahneden indirmeyi başardı. Ardından da teröre destek veren başkanlar görevden alınarak yerlerine kayyumlar atandı. Kayyumların idare ettiği dönemin sonunda da 31 Mart yerel seçimlerine gelindi. Yerel seçim sonuçları gösterdi ki vatandaş HDP´ ye destek vermeye devam ediyor.
Soruyu soralım o zaman, ne olacak bu memleketin hali?
HDP teröriste terörist demediği sürece diğer siyasi partiler ile açık bir ittifak yapması mümkün değil. Belki de son günlerde dillendirilen güncellenmiş CHP projesi onlara bu yolda bir kapı açacak. Projeye sarılırlarsa bilelim ki katkıları olmuştur.
Siz ne derseniz deyin ben ?muhalefet cephesi diyorum? HDP´nin desteğini görüyor. CHP´nin liderlik ettiği bu cephe hedefini iyi belirlemiş. Hedef Erdoğan karşıtlığında birleşmek. Hemen hepsi farklı düşünceler taşısalar bile biliyorlar ki iktidara gelmenin ilk şartı mevcut iktidara galip gelmek. Hoşgörü döneminde HDP ile konuşabilen AK Parti masa yıkıldıktan sonra MHP ile ittifak yaparak keskin bir U dönüş yaptı. Artık tekraren o masaya oturması mümkün görünmüyor. Mümkün görünmüyor derken siyasetin doğası gereği hiçbir şey imkânsız değildir. Açık bir kapı bırakmak gerek. Bir bakarsınız MHP ile ortaklık biter tekrar HDP ile görüşülür. Bu kadar keskin manevralar yapmak siyaseten çok zor olsa da Cumhurbaşkanı´nın siyasi manevra yapmaktaki başarısı tartışılamaz. Vatandaş bir anlam veremezse reisin bir bildiği vardır, bu işler kolay değil kardeşim der geçer. Yani, yeni ortaklıklar çabucak kabul görür. Örnek arıyorsanız Cumhurbaşkanı´nın Akşener´in elini sıkmasının yarattığı tartışmayı düşünün. Belki de nezaketen yapılmış bir tokalaşmadan ne anlamlar çıkıyor.
Öte yandan kaybedeceği hiçbir maçta forma giymeyen hatta yedek kulübesinde bile oturmayan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL, Ali BABACAN ve Eski Başbakan Ahmet DAVUTOĞLU grupları da ayrı bir durum.
Aslında yaşanan siyasi bir tıkanıklık. Bu tıkanıklığın da mutlaka aşılması gerekir ve bir şekilde aşılacaktır. Eğer başarılı olmak istiyorsan %50 artı 1 oyu yakalamak zorundasın. Artı 1 oy çok önemli. Küçük de olsa siyasi partilerin bir oyu bile çok kıymetli.
Bu tıkanıklık nasıl aşılacak? Cevabını ben de bilmiyorum ama umutsuz değilim. Zor görünüyor ama HDP teröriste terörist diyebilir, belki de HDP´ye alternatif kimsenin çekinmeden yan yana halay çekebileceği yeni bir parti kurulur. Bakarsınız AK Parti´nin sisteme yönelik değişiklik önerileri muhalefette bir yerlerde karşılık bulur. Siyaset bu, mutlaka bir çözüm bulacaktır. Enseyi karartmayalım.
En çok düşünmesi gereken kişi de Sayın Cumhurbaşkanı. Kendisine karşı olanlara kızarken, bir taraftan da neyi yanlış yapıyorum da karşıma bu kadar farklı yapıda insan birlik olup çıkıyor? Sorusunun gerçek cevabını bulmalıdır.