İki-üç asırdır, Dünya’da gelişen bilim ve teknolojik gelişmelere, uygun gelişemediğimiz gibi zihin körlüğümüzü de gideremedik. Nurettin Topçu 50 yıl evvel, ‘’Anadolu’nun Kurtuluş Savaşı, ruh cephesinde henüz başlamadı’’, ‘’…Bu topraklar üstünde yaşayan insan, henüz insanlık değerini kazanmamıştır’’, …’’kuvvetlinin elinde her zaman esirdir.’’ Diyor. 100 yıllık Cumhuriyette de ruh boşluğumuzu gidererek, zihinsel körlükten kurtulamadık.
Türk, halkının ruh yapısını mümkün olsada laboratuvarda inceleyerek test etsek aceba neler çıkar? Bilim, kültür, töre, hukuk, adalet, haddini bilme-bilmeme gibi ve doğulu, batılı, modern, muhafazakâr,
İlerici, gerici, milliyetçi, devrimci, Cumhuriyetci ve Demokrat, Padişahcı, Şeriatçı, Türk Birliğinden yana, İslam Birliğinden yana, batı birliğinden yana mı başka aklımıza gelenleri sayarsak onlarca yazabiliriz. Ruhumuzda saydığımız vasıfların hepsinden az çok var. Bu vasıflar bir düzen ve disiplin içerisinde verilemediği için insanımızın ruhu karmaşadan kurtulamıyor.
Bu halkı, karmaşık ruh yapısına kimler soktu, nasıl oldu da ‘’Milli Birlik’’ ve sağlam bir ruh yapısı sağlanamadı? Zihinsel Körlük neden had safhada gelişti? İnsanlarımız neden birbirini dost, kardeş ve saygıdeğer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak görmeyi ve saygı duymayı düşünmüyor? Birbirini acımasız tenkit ediyor hatta hain olarak niteliyor? Kantarın topu neden bu kadar kaçıyor?
60 yıldır dinlediğim hiçbir iktidar ve muhalefet, yanlış yapmamış. O zaman da şunu bulmaya çalışıyorum, iktidarlarımız ve muhaletlerimiz yanlış yapmamışsa yığınla yanlışları gizli bir el, gizli bir zihniyet ve gizli bir ruh mu yaptı? Bütün kötülüklerin nedenlerini çeşitli ülkelere bulan zihniyet mensupları ayakta mı uyuyor? İktidar ve muhalefet mensupları, hangi kültüre sahip halkı idare ettiğini bilmiyorlar mı? Halkımızı, her türlü dış saldırılardan neden koruyamıyorlar?
Yüz yıllardır, siyasetçiler ana noktalarda dahi anlaşamadığı gibi, iktidar olma ve güç elde etme yarışını kavgasız yapmayı beceremediler. Kavgalarına, halkıda alet ettiler ve etmeye devam ediyorlar. Dolaysıyla bilime, teknolojiye, düşünceye, inanca ve ehliyet-liyakata pek önem verilmiyor. Hatta düşünce, liyakat suç sayılıp cezalandırılıyor. Buna yüzlerce değil binlerce örnek verilebilir. Halkımız ruh boşluğundan ve zihinsel körlükten bunları görmekte zorlanıyor.
Başlıkta ki Zihinsel Körlük ve Ruh Boşluğuna kısaca değinecek olursak: ZİHİN; İnsanda Anlayış, Kavrayış, Algılama Yetisi ve Yaşantıları, öğrenilenleri, bunların geçmişle olan bağlantılarını bilinçli kafada saklama gücü ve bellek olarak tarif ediliyor. Aynı zamanda zihin, belirli bilgileri beyne ulaştıran yönetim organıdır diye de tarif ediliyor.
Demek oluyor ki, önce anlayacaksınız, kavrayacaksınız, algılayacaksınız, bunları ve geçmişle olan bağlantıları zihinde saklayacak gerektiği zaman kullanacaksınız. Eğer, anlamıyorsanız, kavramıyorsanız, algılamıyorsanız zaten zihninizde bir çizik, bir nokta bile olmayacağından zihinsel körlük içinde olduğunuzdan, iftira ve dedikodudan başka hayata dair yapacağınız bir şey olamaz.
Şayet, anlayış, kavrayış, algılama yetisi ve öğrenilenleri zihinde saklama gücünüz varda, yaşantıda bunun tersini yapıyorsanız sizde muazzam bir ZİHİNSEL KÖRLÜK ve insanda olmaması gereken, Kurnazlık- Kin- Nefret- Çekememezlik ve Düşmanlık gibi özellikler var. Çevrenize, mesleğinize, milletinize ve devletinize kötülük etmek istemiyorsanız, hiç vakit geçirmeden ilgili doktora giderek zihinsel körlükten ve insanda olmaması gereken 5 özellikten kurtulabilirsiniz.
Toplumda, Zihinsel Körlük olabilir mi? Elbette olabiliyor, bunun acı örnekleri pek çok ama önemlilerini sıralarsak, ilk sırada Alman halkının zihinsel körlüğünden Hitler’in saçmalamalarını göremeyişi ve 2. Dünya harbinde 50 milyon insanın ölümüne yol açan ve Almanya’nın esir düşmesi,
Rus halkı Lenin’in, Çin halkı Mao’nun, İtalyan halkı Mussoli’nin, Irak halkı Saddam’ın, İran halkı Humeyni’nin ve Suriye halkı Esad’ın yaşatacağı felaketi Zihinsel körlükten dolayı göremeyişleri en canlı ve acı örneklerdir. Bugün Dünya’da 7 milyar ve Türkiye’de 84 milyon yaşayan insanın % 70-80’ninin, zihinsel körlük içinde olduğu gerçeği kabul edilmeli ve çare bulunmalıdır.
İnsanlarımızın aşağılık duygusu ve ruh boşluğundan dolayı fanatikleşerek saldırgan hale gelerek aşağılama, elinde hiçbir belge olmadığı halde iftira etme, çıkarı için hakkı çiğneme aldı başını gidiyor. Aileyi, toplumu, insanların masuniyetini ve hakkını korumakla görevli kurumların, kurumsal olarak ne yaptığını anlamak oldukça zor.
Can Azerbaycan’ın değerli sanatçısı, ‘’Bizler Birbirimizi Tanımağa Can Atmamışık’’ diyor. Geçtik, Türk ve Müslüman ülke vatandaşlarını tanımağa can atmağı, komşumuzu ve akrabalarımızı tanımağa bile can atmıyoruz. İnsanlarımız hiçbir şey bulamasa kendi gölgesiyle kavga eder ve kendinin bildiği her şeyin doğruluğuna inanır hale geldi. Bu ruhsal ve zihinsel durum da Allah sonumuzu hayır etsin.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.