Rasim GÜL


ZENGİNLER VE FAKİRLER SINIFI DOĞUYOR.

Aksaray haberleri, Salihler şehri gazetesi, Aksaray haber


Dünyanın en güvenilir ekonomi dergilerinin tespitlerine göre; Dünya’da en zengin 100 kişinin serveti, orta halli ve yoksul 4 milyar kişinin toplam servetinden daha çok.
Başka bir izahla, en zengin % 1 lik grup Dünya servetinin yarısını elinde tutuyor. Dünya parasını elinde tutan 100 kişi, 200’e yaklaşan devleti ve onun yöneticilerini yönlendirmekte hiç zorluk çekmiyor.

Türkiye’de ise Dünya’dan farklı bir durum yok. Her ailenin arabası var deniyor, doğru olabilir, ancak ortalama birinin arabası 5 bin lira, diğerinin ki 500 bin lira, arabası 500 bin lira olan birinci sınıf vatandaş, arabası 5 bin lira olan vatandaşın sınıfı bilinmiyor. 
500 bin liralık arabaya binen vatandaş, 15 milyonluk villada otursun, özel uçağı helikopteri olsun, bunlar dert değil, yeter ki adam gibi vergisini ödesin. Daha da önemlisi sosyal DEVLET ise vergiyi alsın.
Türkiye’de nüfusun, % 20’si milli gelirin % 80’nini alıyor, nüfusun % 80’ni milli gelirin, % 20’sini alıyor. Bu oran doğrudan orta sınıfın ortadan kalktığını, zenginler ve fakirler sınıfının doğduğunu göstermektedir.

İnsanlıkta hiç eksik olmayan sınıf mefhumu, tekrar başını kaldırıyor. Osmanlı ve Türkiye’de sınıf var mıydı, halen var mı? Elbette vardı, Türkiye’de kalkmış gibi görünse de daima var oldu, 
Durumunu düzelten varlıklı insanlar, mahalleden, apartmandan ayrılıp villa veya konak yaptırıp orada yaşayarak sınıf atlamak ve kendisinin üstün olduğunu ispatlamak istiyor. Hatta konaklarının etrafını yüksek duvarlarla çeviriyorlar.

Dipte var olan sınıf kavramı geliştiğinde, zayıf olan sosyal devlet, geliştirilerek aradaki uçurum azaltılmadığı takdirde, doğal olarak sıkıntıya düşülecektir. Ülke’ de şehirliler,  köylüler, göçmenler, Sünniler, aleviler diye zaten ayırım var.

Sınıfsal durum, eğitim açısından daha da yaygın, varlıklı aile çocukları, birinci sınıf eğitim veren özel okullarda okurken orta ve alt gelir dilimine sahip olan aile çocukları, eksiklerle dolu devlet okullarında okumak zorunda kalıyor. Eşit olmayan iki okuldan mezun olanlar yarışırsa hangisi kazanacak?

Eğitimdeki sınıfsal durumu, ortadan kaldırmak için, özel okulların kontrolünü yapmak dolaysıyla, öğrencileri kandırtmamak vede velileri soydurmamak şart. Daha da önemlisi, devlet okullarının kalitesini yükseltmek lazım.
Sosyal devlet ilkeleri devreye sokulmazsa, yüksek gelir seviyesindekiler, eşkıyalar yağmalamasınlar diye etrafını duvarla çevirdikleri şatolarda yaşamak zorunda kalacaklardır. Huzurlu olabilirler mi? Sanmıyorum.

İnsanların, eşitsizliğe ve adaletsizliğe sessizliği veya neme lazımcılığı sınıf oluşmasına arka çıkmak, keyfi yerinde olanların yanında ağlayanların karşısında olma anlamına gelir.
 Öyleyse her fert neyi yapacağını, neyi yapmayacağını, kimin arkasından gideceğini veya gidilmeyeceğini iyi hesaplamalı. Benim düzenim yerinde, başka şeylerle neden uğraşayım diyenler; Suriye, Irak ve Libya’yı unutmasınlar.

İnsan, doğru bildikleri yanlış çıkarsa ne yapar? Kahraman olarak kabul ettikleri bir şarlatan çıkarsa ne yapar? İnandığı dava için kullanıldığı ortaya çıkarsa ne yapar? Bu sorunları yaşayanların acısı mutlaka çok büyüktür.

Biz, bir avuç insanı, gelecek hakkında düşündürürsek kendimizi mutlu ve görevimizi yapmış kabul ederiz. Bu güne kadar ne büyük denilenleri gördük, cüce çıktılar, ne cüce görünenleri tanıdık büyük çıktılar. Önemli olan kimseyi putlaştırmamak. 
Bizim görüşümüz, birbirimizi sevip saymada hiç tereddüt etmemek, şuncudur, buncudur diye asla ayırmamak, seçimleri kavga malzemesi yapmamak, seçilen ve atanandan azami derecede hizmet almanın yolunu bulmaktır.

Yüzde doksan, doksan beş bütün aileler, ayı nasıl geçireceklerini, çocuklarını nasıl daha iyi yetiştirebileceklerini, anne-baba ve yakın akrabalarına ve komşularına nasıl yardımcı olacakları için çırpınıp duruyorlar.

Esnafın derdi, çiftçinin derdi, emeklinin derdi, Suriyeli ve Afganlının derdi özet olarak yönetilenin derdi, korona belasının sıkıntısı birbirine karışmış insanlarımız bu sıkıntılardan kurtulmak için çırpınıyor.
   Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.

YAZARLAR