Yazının başlığındaki atasözünün hikayesini farklı anlatanlar vardır bilirsiniz. Kimileri iki tüccar arasında geçtiğini ve tüccardan birisinin Bağdat’a gideceğini söylediği halde gitmediğini ve yalanının ortaya çıkmasından dolayı bu sözün söylendiğini söylerken başka bir anlatımda ise sözün kaynağıBağdat’ın bir zamanlar ilim merkezi olmasıdır. Olur da yapılan hesapta bir tereddüt durumu oluşur, bir tarafın itirazı olursa otorite sayılan ilim adamlarının Bağdat’ta mevcut olmasından dolayı “yanlış hesap Bağdat’tan döner” denirmiş. Ki, Bağdat bir ara matematikte, felsefede haklı bir üne sahipti. Başka bir iddiaya göreyse Bağdat, Abbasiler döneminde başkenttir ve son karar verici yer de haliyle Bağdat’tadır.
Velhasıl bugün itibariyle biz bu sözü “dürüstlüğün muhakkak galip geleceği” anlamında kullanıyoruz. Maalesef pek çoğumuz bu gerçeğin farkında değiliz ya da hatırlamak istemiyoruz. Yani istediğimizi tutarken istemediğimiz atıyoruz. Birilerini tepemize çıkarırken birilerini de ayaklar altına alıyoruz. Birilerine akıtırken birilerini de bakıtıyoruz.
Ölüm bir hakikattir. Kim itiraz edebilir ölümün herkes için olmadığına? Hiç kimse! Madem öyle bu kısa dünyada neden birileri birilerine yamuk yapar ki? Çok duyuyorum şu sözü: “Ben onu çok dürüst sanmıştım ama beterin de beteriymiş”. Evet bu söz insanı çok ama çok derinden üzüyor. Ama ne olursa olsun dürüstler her zaman kazanır.
Meşhur bir atasözü var hepiniz bilirsiniz: Dost kazan dost, düşmanı anan da doğurur!
Hele bu sözün doğruluğu bayramlarda daha da can yakıyor. Düşünsenize ananızın doğurduğu yani öz kardeşiniz sizin düşmanınız olabiliyor. Evet, düşünüldüğünde inanılması güç ama o kadar çok şahit oluyorum ki kardeşler arasındaki küslüklere, işte bugün bu hususta yazayım istedim.
Dost kazanmak kolay değil elbette. Gün geliyor dost sandığınızdan en sağlamından kazık yiyince yeni birisini nasıl dost edineceksiniz? Kime ve nasıl güveneceksiniz? Niçin demiyorum zira insan inanmak, güvenmek istiyor. Fıtratımızda bu hususta bariz bir meyil var. Ama yeni tanıştığımız ya da uzun zamandır tanıştığımız başka birisi değil de öz be öz kardeşimiz ise mevzu iş değişiyor.Son zamanlarda özellikle bayramlaşmaya gittiğim yerlerde dikkatimden kaçmayan küslüklerin gittikçe artmasıdır. Kim, neyi paylaşamıyor bilemesem de net bir şekilde görülüyor ki toplumumuzda tahammül yok denecek kadar az.Kardeşler arasında sevgi-saygı da inkâr edilemeyecek şekilde azalmakta. Kıldan, tüyden sebeplerle küslükler hatta kavgalar, düşmanlıklar zuhur etmektedir.
Geçenlerde bir dostuma hiç söylemediği bir söz yüzünden kardeşleri tarafından iftira atılmıştı. Dostum da o kadar rahattı ki en iyisini yaptı ve Allah’a havale etti. Çünkü müfteriler önünde-sonunda bu yaptıklarının cezasını çekecekler. Yanlış hesap Bağdat’tan dönecek!