Rasim GÜL


TÜRKİYE’DE İÇ VE DIŞ DÜŞMAN LAFI, BIKTIRDI

Aksaray haberleri, Salihler şehri gazetesi, Aksaray haber


Türk Milleti’nin, tarih boyunca düşmanları hiç eksilmemiştir. Âleme nizam veren İMPARATORLULKLAR kuran Milleti’nin elbette iç ve dış düşmanları olacaktır. Devlet yönetmek o ki bu düşmanları bilip tedbir alıp gerekeni yapmaktır.

 Amerika, Rusya ve Çin’in iç ve dış düşmanları Türkiye’den çok daha mı az? Bu ülkeleri yönetenler, bundan dolayı halkın kafasını karıştırmıyor, iç ve dış politikaya alet etmiyor. Her türlü tedbiri milli birlik ruhuyla alıyorlar. 

Milli birliğin ve Devlet’in varlığına tecavüz edenlere karşı tedbiri bilerek veya bilmeyerek almayan veya almasını beceremeyen idarecilerin avaz, avaz düşmanlar var diye bağırması, beceriksizlik veya rolden başka bir şey değildir. 

Türk Devleti çadır devleti değildir. Birilerinin projesine göre kurulmuş bir devlette değildir. Kuruluşu, kurumları ve gelenekleriyle Dünya’nın en köklü, 3-5 devleti içerisinde yer almaktadır. Öyleyse mesele nedir?

Mesele; Devlet’in kurumlarıyla oynanması yani kurumların başına son derece liyakatsiz, ehliyetsiz atamaların yapılması ve bu kişilerin birçoğunun, CUMHURİYETE ve DEMOKRASİYE inanmamasıdır. 

Asırlardır bütün yöneticiler Devlet’in şeklini, sistemini, anayasa ve yasalarını, medeniyetini, inançlarını, örf ve adetlerini değiştirmek için çaba sarf edip durdular. Bir türlü Türk Milletini ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ne olduğunu, derinliğini ve büyüklüğünü kavrayamadılar. 

Bu millet ve devlet için hiç kimsenin toplum mühendisliği yapmasına gerek yok.   Tüm yönetici kadrosu, şahsi çıkarları için değil halk için çalışsın ve halkına inansın, özgürlüğü kısıtlamasın yeter. 

Cumhuriyetle yönetilen ülkemizde özürlüde olsa serbest seçim sonunda yönetime gelenler, yanlış yaptıklarında ve yapamadıklarında iç ve dış düşman kozunu oynamaya başlıyorlar. Bunlar boş ve aldatıcı gayretlerdir. 

 Amerika başkanı, İngiliz Kraliçesi ve başbakanı, Alman Şansölyesi, Rus başkanı, Fransa başkanı her Allah’ın günü iç ve dış düşmanlardan, beka sorunundan bahsederek halklarını şaşkına çeviriyorlar mı? Hayır, yok böyle bir şey.

 Bu kadar iç düşman varken, Milli İstihbaratımız, Ordumuz, savcılarımız ve diğer görevliler ne iş yapıyorlar? Yan gelip yatıyorlar mı yoksa verdikleri raporlara önem veren mi yok?

İktidardan siyasi ve ekonomik olarak faydalanan bir kısım, siyasetçi,  bürokrat, STK başkanı ve iş adamları çıkarları icabı dilsiz şeytan rolünü oynayarak, gerçekleri dile getirmiyorlar.

Hayatımın 50 yılı iktidar partilerinin koro halinde iç ve dış düşman nutuklarıyla geçti. 2020 yılına geldiğimizde iktidar partisi iç ve dış düşmanların çok daha arttığını ısrarla tekrarlıyor. Peki, birader sen ne iş yapıyorsun?

Etmeyin eylemeyin beyler, şu garip halkın on paralık keyfini ve moralini berbat etmeyin. Sizler bu minval üzere konuştukça insanların morali bozuluyor ve gelecek için hayal bile kuramıyor. 

Şimdi azaldı, bir zamanlar hangi taşı kaldırsan altından Yahudi oyunu ve Siyonizm çıkar velvelesi vardı, halende bazı kesimlerde devam ediyor.

İktidar olanlar, muhalefete düşme yolu görününce vatanın bekası ve milletin birliği yok olacak türküsünü söylüyor. İktidar değişince bu kadar felaketler olacaksa, seçimi kaldıralım felaketleri önleyelim. Başta kim varsa ömür boyu otursun. 

Bizim Ülkemizde iktidardan, muhalefete düşmeyi kabullenen İsmet İnönü’den başka çıkmadı da ona yanıyorum. Şimdi sağ cenah koro halinde bağıracak, mecbur kaldı da onun için diye. Yahu İnönü demokrasiye ve serbest seçimlere inandığından demek çok mu zor?

Sağ- merkez partiler, iktidardan sonra ana muhalefet olmayı 70 senedir kabullenemediler ve yok oldular. Demek ki yaşamaları sadece iktidar ve onun getirilerine bağlı oluyor. Ana muhalefet olunca yaşamayacaklarını bildikleri için hırçın ve geçimsizlik yaratıyorlar.

Tarihe hükmeden irade ne oldu da ülke çapında dahi geçerli olmuyor? Etki üreten yöneticiler yerine, dışardan etkilenen ve evet efendimci yöneticiler olduğu sürece ne yazik ki böyle devam edecek.    Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.

YAZARLAR