Rasim GÜL


TÜRKİYE’DE: CAHİL YOK, TEMBEL, KURNAZ VE HIRSIZ VAR

Aksaray haberleri, Salihler şehri gazetesi, Aksaray haber


Öğrenmek için, emek ve zaman harcamayanlar, insanlığı, ahlakı ve ADALETİ umursamayanlar, CEHALET rolünde mutlu ve mesut yaşıyorlar. Tabi olarak insanlığı, ahlakı, adaleti küstahça kullanıyorlar. İnsanlığı, ahlakı ve adaleti önemseyenler bunlarla baş edebilmek için büyük zorlu çekiyorlar.

Ülkemizde HAKİKATA ulaşmak hemen hemen imkânsız hale geldi. Doğru kim, eğri kim, çalan kim, mani olmaya çalışan kim karıştı. Böyle bir ortamda, namuslu ve adaletten yana olmak ve öyle kalmak ne kadar mümkündür?

Toplumda yalan söyleyene yalancısın demek zor ve aynı zamanda suç. İftira edene müfteri demek zor ve aynı zamanda suç. Çünkü ispat etmen gerekiyor. Yalan söyleyene, çalana ses çıkarmamak kabul ediliyor.

 Yahu bu insan hak ve adalet karşısında susan bir deyyus, bir şeytan, toplum için bir mikrop diyemiyorsunuz. Seçim anketleri, kararsızların sayısı % 30’a vardı diyorlar. Ya bu tespit doğru değil, doğru ise bu %30 en hafif deyimle korkak, her tarafa oynayan asalaklardır. 

Namuslu ve dürüst insanlar asla susmaz, inançları, vicdanları, ahlak ve adalet anlayışları onları durdurmaz. Çalma yanlış, çünkü Tanrı çalma diyor. Ancak çalanı, devlet yakalamıyorsa ne yapılabilinir? Siyaseten devleti yönetenlerin dünya başına yıkılmalıdır.
En mühim ahlaki sorumluluk BİLME mecburiyetidir. Sahte tarih, nefret ve aç gözlülük insanlığı gerçeklerden, uzaklaştırdığı sürece cehaletin yani tembelliğin ve kurnazlığın rolü daha da artacaktır. Bilen ve çalışan ceza çekecektir.

Şahsımız, ailemiz, ülkemiz için yürekten çabalamak nasıl olacak ve karşılığı ne olacak? Haksızlık, adaletsizlik, hırsızlık, yolsuzluk ve ayırımcılık karşısında ne yapılacak? SUSMALI MI, İSYAN MI etmeli? Can alıcı durum bu.

En önemlisi, yanlı tavırlara, yanlış ve adaletsiz hiçbir bir davranışa iştirak etmememiz midir? Yanlış ve adaletsiz davranışları yalnız başımıza bilmek ve öğrenmek imkânsızdır. Doğrusunu bilmemize ne gücümüz nede zamanımız yeter.
Tek çıkar yol toplumun tamamının güvendiği ve inandığı kişileri takip etmektir. Güvenirliliğin en önemli ölçülerinden biri GÜNLÜK SİYASETE bulaşmayanlardır. Güvenilir bilim adamlarımız elbette var, ancak bunlar kendi köşelerinde eser yazmakla meşgul, bizim onların eserlerini okumamız lazım.

Örneklerden bazıları; Namık Kemal, Ziya Gökalp, Mehmet Akif, Yusuf Akçura, Ömer Seyfettin, Tevfik Fikret, Mehmet Emin Yurdakul, Fuat Köprülü, Yahya Kemal, Mehmet Emin Yurdakul, Fuat Köprülü, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Atasoy Müftüoğlu ve Nurettin Topçu gibi onlarca sayabiliriz.

Gerçeklerin peşinde olmak, zahmetli ve tehlikelidir. Duygu ve hayale yaslanma kolay ve tehlikesizdir. Kuşatılmış CEHALETLE ( tembellik ve kurnazlıkla) boğuşan bir Türkiye’de yaşıyoruz. Dolaysıyla dünyada umduğumuz hakkına sahip değiliz.

İslam ve Türklük hayallerimiz var ama gerçekleştirmek bir yana yaklaşamıyoruz. Her iki unsur başta siyasetçiler ve diğer kuruluşlar tarafından yozlaştırılmak için işgal altındadır. İslam ve Türklüğün rafine edilerek saflaştırılması lazım.

Her ikisini de günlük siyasete ve şahsi çıkarlarımıza alet etmekten kurtarmalıyız. Kabilecilik dönemine dönmüş İslam’ı ve Türklüğü bu durumdan kurtarmamız şart. Sömürgeciler, İslam ve Türklüğü sömürüyor, daha acı olanı İslam ve Türklüğü savunma adına davrananlarda sömürüyor.
     Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.

YAZARLAR