Rasim GÜL


TÜRKİYE’DE ADALETMİ PARTİCİLİKMİ HANGİSİ ÖNCE GELİR?

Aksaray haberleri, Salihler şehri gazetesi, Aksaray haber


Adalet mi, particilik mi? 2- İnanç mı, particilik mi? 3- Cumhuriyet ve demokrasi mi, particilik mi? 4- Milli Birlik mi, particilik mi? 5- Vatan ve Millete hizmet etmiş 
Kişiler mi, particilik mi? 6- İlim mi particilik mi? 7- Gelecek mi, geçmiş mi, particilik mi? 8-Eğitim-Öğretim mi, particilik mi?

 Adalet mi, particilik mi?  97 yıllık Cumhuriyet yaşantımızda, nadir zamanlar hariç her zaman PARTİCİLİK - ADALETTEN önce gelmiştir. Ancak yöneticiler, particiliği değilde Adaleti savunuyor görünmeyi pek ala başarmışlardır.

Diyelim ki mevcut anayasa maddesi ve kanunlarda ADALET veya adaletsizlik çok açık şekilde ihlal ediliyor olsa bile iktidarlar bu olayı kılıfına uydurarak isteği doğrultusuna getiriyor. Dolaysıyla Adalet rahatça çiğneniyor.

Bütün hükumetler döneminde, Meclisin en çok mesai yaptığı konu, Anayasa veya kanun maddeleri değişikliğinde olmuştur. Hâlbuki Anayasa maddesi ve kanun maddeleri bir günde, bir gecede, hatta bir saat içerisinde değiştirilecek sonrada çöpe atılacak şeyler değildir. Ama mesele kanunlarla gerçeği ve adaleti bulma değil, kafa karıştırmadır.

İnanç konusu yüzyıllardır, idarecilerin devletin başında kalma amaçlarına alet edilmiş ve edilmeye de devam ediliyor. İnanç siyasetin hiçbir zaman önüne geçememiş dolaysıyla alet edilmekten kurtulamamıştır.

Cumhuriyet ve Demokrasi ise Ülkemize usulen vardır, esasta yoktur. Asrın en iyi sistem olarak bulduğu bu site, particiliğin önüne geçemiyor. Sıkıntı usulde olsa elbet bir çare bulunur ama esasta yoksa hiçbir zaman, hiç kimse tarafından çare bulunamaz.

Herhangi bir ülke, Cumhuriyet ve demokrasi konusunda anlaşamıyorsa, MİLLİ BİRLİĞİNİ kuramamıştır. Particilik, Milli Birliğin önüne geçiyorsa ki Türkiye’de geçiyor, Milli Birlik var demek boş laftır. Kurulması da Milli Birliğin, particiliğin önüne geçmesine bağlıdır.

Türk Milletine ve İslam Dinine hizmet edenler, particiliğe kurban ediliyorsa, yani kahramanlar ve bilim adamları, kulaktan dolma dini duygularına göre değerlendiriliyor ve siyasete alet ediliyorsa; particilik kahramanlarımızın ve bilim adamlarımızın önünde demektir.
Gelecek mi, Geçmiş mi ilkesine gelince, Türk ve İslam Âlemi, üç geçmişe bir geleceğe bakmaya devam ettiği sürece geçmişten kurtulup geleceği kuramayız.
Geleceğini düşünemeyen toplumlarda bağımsızlığını zaten kazanamaz.

Eğitim mi, particilik mi, ilkesine gelince; particilik eğitimin önünde olduğu sürece aynı zamanda Milli Birliğini kuramayan, MİLLİ tarihinde buluşamayan, inanç sisteminde ortak payda oluşturamayan, Cumhuriyet ve demokrasi ilkeleri konusunda anlaşamayan bir Türkiye’de, çağdaş eğitim beklemek, bilim ve teknoloji alanında ileri gitmiş ülkelerle yarışmak söz konusu bile olamaz.

Eskilerin deyimiyle, mektepten, camiden, askerden particiliği çıkararak, kendi bilgi gücümüzle yapmaya yönelmediğimiz sürece; o da yalan, bu da yalan var birazda sen oyalan deyiminin uygulanmasından başka ciddi hiçbir şey olamaz.

Fanatik particilikten bu millet kurtulmadıkça, asla hak-hakikat yolunu bulamaz dolaysıyla ve bilim ve teknolojiyi yakalayıp icat eden toplum olamaz. Geçmişle uğraşmaktan vaz geçmedikçe, geleceğini de garanti altına alamaz. Geçmişinin ve geleceğinin önünden particiliği kaldırması şart.
     Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.

YAZARLAR