Taptuk Emre, Horasanlıdır. Moğol istilaları döneminde Anadolu´ya gelmiştir. 1210-1215 yılları arasında doğduğu sanılmaktadır. Hacı Bektaş-ı Veli´nin halefidir. Söylenceye göre Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre´yi yetiştirme işini Taptuk Emre´ye bırakır. Taptuk Emre dergâhına kırk yıl odun taşıyan derviş Yunus; bu dergâhın yetiştirdiği en büyük ozan olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye´de Tapduk isminde iki tane yerleşme yeri vardır. Bunlardan biri Edirne´nin Havsa ilçesine bağlı bir köydür diğerinin ise Hacı Bektaş´a yakın olması tesadüf değildir. Yunus Emre´nin yanında kırk yıl çile doldurduğu Taptuk Emrenin mezarı Aksaray İli´nin Ekecik Dağı yakınlarında bulunan Taptuk Köyü´nde bulunmaktadır. Taptuk Köyü, Aksaray´ın 20 km. kuzeyindedir. Tapduk Sultan´ın burada yatmasından ve vaktiyle onun tasarrufu altında olduğundan dolayı, bu ismi almıştır.
Osmanlı arşiv kayıtlarında yer alan birçok belgede Derviş Tapduk´un mekânının burada olduğuna dair bilgiler mevcuttur. Arşiv kayıtlarında Tapduk Emre ile ilgili belgelerin çoğunda Tapduk Emre ve türbesi Aksaray ili Eyübeli (Ortaköy) ilçesi Oflagu (Tapduk) Köyü´nde gösterilmektedir. Bu kayıtlar 1500´lü yıllara kadar inmektedir. Bu durum Yunus Emre´nin yaşadığı bölgeye dair ciddi sonuçlar ortaya koymaktadır. Bu belgelerin ışığında Yunus Emre´nin hocası Tapduk Emre´nin, bugün Aksaray merkez ilçeye bağlı Tapduk Köyü´nde medfun olduğu bariz bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bu bölge içerisinde Hacıbektaş-i Veli´nin türbesinin de bulunduğu nazarı dikkate alındığında, Yunus Emre´nin makamının Aksaray´da olduğu aşikârdır.
Tapduk Emre, kesin olmamakla beraber 1200 ile 1300´lü yıllar arasında günümüzde Aksaray olarak adlandırılan İç Anadolu bölgesinde yaşamıştır. Tapduk Emre, Hacı Bektaş Veli, Mevlâna ile aynı çağda yaşamıştır. Tapduk Emre ile ilgili bilgiler oldukça azdır. Hâlbuki Tapduk Emre, Yunus Emre´nin hocasıdır. Yunus Emre gibi bir ulu şahsiyeti yetiştirmiştir. Bu manada o, dergâh sahibi bir pir, rehber ve mürşittir. Büyük ihtimalle Yunus Emre kadar gelişen olmasa da, o başka aydınlatıcılar, gönül erenleri yetiştirmiştir. Tapduk Emre, Hacı Bektaş Veli ile aynı çağda yaşamış ve o Ulu Hünkâr ile ilişkiler geliştirmiştir. Rum erenleri, Hacı Bektaş Veli´ye giderken Emre´ye ?haydi sen de bizimle gel?, dediler. Emre, çok güçlü bir erdi. ?Dost divanında erenlere nasip veren Hacı Bektaş adında bir er görmedik?, dedi ve Hacı Bektaş´a gitmedi. Emre´nin sözünü Hünkâr´a ilettiler. Hünkâr, Sulucakarahöyük´te Kadıncık Ana´nın evine yerleşince, çeşitli bölgelerden gelen muhipler, müritler ıhtırılmaya başlandı. Bu arada Hünkâr, Saru İsmail´i gönderip Emre´yi çağırttı. Emre yanına gelince Hacı Bektaş, ?siz, dost divanında erenlere nasip veren Hacı Bektaş adında bir kimse görmedik demişsiniz, siz o nasip veren elin bir nişanesi/işareti olduğunu da bilir misiniz??, diye sordu. Emre, ?o divanda bir yeşil perde vardı, onun ardından bir el çıktı, bize nasip verdi. O elin avucunda güzel, yeşil bir ben vardı, şimdi bile görsem tanırım?, dedi. Bunun üzerine Hacı Bektaş elini açtı. Emre, Hacı Bektaş´ın avucunda o güzelim yeşil beni görür görmez üç kez ?tapduk Hünkârım?, dedi. Bundan sonrada adı, Tapduk Emre kaldı. Emre başındaki tacı çıkarıp Hünkâr´a teslim etti. Hünkâr, tacını tekbirleyip giydirdi. O da izin alıp makamına döndü. Tapduk Emre bir Anadolu erenidir. Ehlibeyt öğretisiyle onlarca derviş yetiştirmiştir. Bunlar arasında ünü günümüze kadar gelen ve düşünceleri ile bütün insanlığı kucaklayan Yunus Emre de vardır