Stokçular yöntem değiştirerek kamufle olduklarını sanıyorlar. Yeni tip stokçuluk tırlar dolusu ürünü depoya atıp üçer beşer ve peşin paraya satmak şeklinde görülmekte. (Aksaray standartlarında on beş, yirmi tır dolusu ay çiçek yağını ya da aynı şekilde unu depoya atıp üçer beşer koli yağ vermek beş ya da beş on çuval un vermek şeklinde yapılmakta stok ihaneti) Bu ihanetle mücadele bir çeşit ekonomik milli mücadeledir. Devlet bütün gücüyle araziye inmeli ve stokçuluk yapanlara haddini bildirmeli. Kaybedecek zaman yok. Hemen!
Stokçuların yaptığı ihaneti Mondros döneminde İngilizlerden görmedik. Kul hakkı ihlali olan bu ihanet sevdiklerinden çıkar, burunlarından gelir haberleri olsun. Çevreye pazarladıkları inançlarına kendileri de inanıyorsa tabi. İnanmaya teşvik ettiklerine inandıklarını hiç sanmıyorum stokçuların.
Ülkemizin, vatanımızın ve milletimizin can düşmanı olarak gördüğüm ve bu kararımda ısrar ettiğim stokçulara karşı müsamaha gösterilmeden ve taviz verilmeden mücadele edilmesini istiyor, bekliyor ve umuyorum. Türkiye Cumhuriyeti devletinin, halkın huzur ve mutluluğuyla dalga geçen bu haşeratla zirai mücadeleyi yapabilecek kudrette olduğunu biliyorum. Her zaman ve her şartta devletimizin yanındayız ve devletimize güveniyoruz.
Kimin ne kadar zamanda ne kadar servet sahibi olduğunu tespit etmek, günümüz teknolojisiyle zor değil. Maliye müfettişleri savcıların desteğiyle kolları sıvasınlar ve işe başlasınlar. Bu arada müfettişlerin işlerini kolaylaştırmak adına stokçu ihbar hattı kurulmalı. Yapılan ihbarlar en ufak ayrıntısına kadar incelenmeli. Suç şüphe ve ihtimali yüksek olanların üzerine gidilmeli. Asla müsamaha gösterilmemeli. Döviz ve altın spekülasyonundan haksız kazanç elde edenlerin de haksız ve fahiş kazançları hazineye irat kaydedilmeli. Stok yapanların stok mallarına el konularak halka bedava ya da karsız bir şekilde dağıtılmalı. Stok yaparak kazanılmış taşınır taşınmaz bütün emlak müsadere edilmeli. Aynı zamanda bu yüzsüzler basın ve medya aracılığıyla deşifre edilmeli.
Stokçuluk ve haksız yere spekülatif kazanç türleri sınıflandırılarak belli şartlar altında en azından bir kısmı yüz kızartıcı suçlar kapsamına alınmalı. Böylelikle bu suçlara karışanların masum vatandaşların arasına sızmalarına engel olunabilir.
Stok yapanların bir kısmı en yakınlarımız arasından çıkabilir. Bizimle aynı düşünce ve inanca sahip sivil toplum örgütlerine bağlı da olabilir. Bu mücadeleyi aksatmamalı. Her ne olursa olsun dalgalanan enflasyonun durulmasını, fahiş fiyatların geri çekilmesini, gereksiz ve anlamsız bir şekilde yükselen döviz ve değerli madenlerin sakinleşmesini gerçekten istiyorsak bu suça karışanlar arasında birtakım yakınlıklar sebebiyle ayrım yapılmasına izin vermemeli. Kimsenin gözünün yaşına bakmamalı. Merhametten maraz doğar. Unutmayalım ki biz nezaketle yönetilmesi mümkün olmayan bir toplumuz. Tarihin derinliklerinden beri böyleydik, Kıyamete kadar da değişmemiz mümkün değil. Bize bir şey yaptırılacaksa ciddiyet, samimiyet ve kanun zoruyla yaptırılmalıdır. Hümanizm ve demokrasi bizde gaz yapan iki güzel kavram... Ayrıca fazlasıyla lüks… İlk fırsatta suiistimal etmekten çekinmiyoruz. Mazide bunun yığınla örneğine rastlamanız mümkün. Onun için mücadele aşamasında asla suiistimale açılan kapı bırakmamalı.
Fiyat istikrarı sağlanması noktasında en azından şimdilik en hayati on kalem ürüne narh kesilebilir. Bunu maliye belediye işbirliği ile gerçekleştirmek mümkün. Osmanlı döneminde başarı ile uygulanan bu yöntemin ivedilikle hayata geçirilmesini bekliyoruz.
Ayrıca ikinci el otomobil fiyatlarındaki yapay yükselişin önüne geçmek için alım satıma vergi getirilmeli. Alım satım yetkisi olmadığı halde al sat yaparak piyasayı karıştıran spekülatörlerin engellenmesi için ikinci el otomobile alım satımda belli şartlar altında vergi getirilmeli. Böylece hazine yeni bir gelir kaynağı elde etmiş olur. Aynı zamanda fiyatların normal seviyeye çekilmesi sağlanır.
