Rasim GÜL


SİYASETÇİLER, GEÇMİŞLE UĞRAŞIRKEN, GELECEK KAYBOLUYOR

Aksaray haberleri, Salihler şehri gazetesi, Aksaray haber


Türkiye Cumhuriyetinin, 100 yılı ve Osmanlının son 200’yılı toplam son 300’yılımıza baktığımızda ciddi yanlışlar var. Cumhuriyet döneminde partiler, tarikatlar, cemaatler, vakıflar, Osmanlıda, Tanzimatçılar, padişahçılar, jön Türkler, İttihatçılar, hilafetçiler İslamcılar, batıcılar, doğucular, ne idüğü belirsizler vs. ler olmak üzere onlarca gruplar, birbirleriyle çatıştılar.

Adları ne olursa olsun tamamı geçmişle uğraşmaktan, halkın kafasını karıştırmak ve yanlış hedef göstermekten, geleceği göstermediler ve görenleri de aşağıladılar.
Birçok ülkenin bilimde, sanayide ve teknolojide icatlar yaptıklarını göremediler. Görme bir tarafa kopya bile edemediler. Teknolojik gelişme fırsatını kaçırarak ülkeyi yarı bağımlı hale düşürdüler. Dolaysıyla İmparatorluk gitti sıra Türkiye Cumhuriyetine geldi. Sebep iktidar koltuğuna yapışarak, bilimi terk etmek

Geçmişle uğraşmaktan kendini alamayan siyasi ve dini akımlar, kendi aralarında öldürmeye varan kavgalardan da geri durmadılar. Geçmişten çıkıp geleceğe bakamadılar. Dolaysıyla yarını ve geleceği düşünmeyi akıl bile etmediler.

Özellikle son 300 yılda idarede bulunanlar, geleceğe bakma yerine, karşı düşüncede olanları bertaraf edip iktidarda kalmayı daha önemli gördüler. İlkeleri, teknoloji ve çağı yakalamak olması gerekirken, iktidarı hedef alarak ona göre icraat yaptılar ve halende yapıyorlar.

Devletin gücünü, halkın enerjisini, devletin birikimini ve devletin hafızasını kendi emelleri için kullanmayı başarı olarak takdim ettiler. İktidar sürelerini uzattılar ama sonunda hepsi gitti. Milletin geleceğini de çaldılar. Halkı yanlış bilgilendirerek, bazı konularda ihanet ettiler.
 
Bunun en önemli örneği, Milli Birliği zaafa uğratmışlardır. Halkı çeşitli nedenlerle gruplara bölerek aralarına düşmanlık olmasa bile kırgınlık girmesine neden olmuşlardır. 300 yıl evvelinden kalan çekişmeler halen yaşatılmaya çalışılmaktadır. 2021 yılında çekişmeler zirve yapmıştır.

Yıllardır yöneticilerimizin çevirdiği her türlü entrikalara rağmen halkımızın çıkardığı hiçbir iç ve dış harp, darp olmamıştır, olmazda. Hun İmparatorluğundan, Türkiye Cumhuriyetine gelene kadar geçen zamanda, kurulan beylik ve devletlerde yaşayan halklar çatışması yoktur.
Milattan Önceki tarihimizden, 2021 yılına kadar geçen zaman içerisinde, kurulan devletlerimizin yıkılması ve bir başkasının kurulması, taht kavgası ve gücü ele geçirmekten ibarettir. 
Çok gerilere gitmeye gerek yok, Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti dönemlerinde; Türk- Kürt- Arap- Fars- Alevi- Sünni- ve diğerleri arasında halkların kavgası yoktur.

Türk ve İslam tarihinde bütün iç ve dış kavgaları, taht, güç ve çıkar elde etmek için yöneticiler çıkarmışlardır. Bu emellerini maharetle gizlemeyi becermişler, Din- Vatan- Bayrak- İstiklal ve İstikbal davası olarak sunmuşlardır. Bu görüş ve inancımıza ‘’İSTİKLAL HARBİ’’ dâhil değildir.

Yöneticilerin derdi, halk ve halkın mutluluğu, mağduriyetinin giderilmesi olmalıdır. Halkı bölmek ve onları birbirine düşürmek olmamalıdır. Çağı yakalamak için bilime ve bilim insanına önem vermesi ve yetişmesini sağlamaktır. Dolaysıyla ülkeyi bilim toplumu yapmaktır.

Bilimi yakalayıp, teknolojik pazarda yer bulamayınca, geçmişi yücelterek aşağılık duygularını tatmin etme yolunu seçiyorlar. Geçmişin elbette iyisi de, kötüsü de, başarısı da, başarısızlığı da, zafer kazanan komutan da, kaybeden komutan da bizimdir. Önemli olan geçmişin gerçeğini öğretmektir.

Düşünme ve İcat tarağında bezi olmayanlar ileri dünya karşısında durumlarını kurtarmak için geçmişe yapışmaktadırlar. Kalkınma ve medeniyeti yakalayamayan yöneticiler, yönlerini inanca, bayrağa, vatana yani halkın kutsallarına çevirerek en alasından ALGI operasyonu yapmaktadırlar.

Tarihimiz kavgalı, mevcudumuz kavgalı, dilimiz kavgalı, dinimiz kavgalı hale getirilmiştir. Halkımız, ciddi bir asalete sahip olduğu için siyasetçilerin çıkardığı kavgaya uymuyor. Dolaysıyla iç kavga ve ayrılık çıkmıyor. ŞÜKÜR.

Tarihimizde ki bütün başarısızlıklar ve kavgalar iktidar veya muhalefet olmak üzere tamamen yöneticilerimize aittir. Yöneticiler halka ver demiş, halk vermiş, öl demiş halk ölmüş ama yöneticiler bir türlü ayırmadan halka al dememişlerdir.

Daha da acısı yöneticilerimiz, yaptıkları hizmete karşılık istemesi TEFECİLİKTİR. Yahu hizmete talip olanlar karşılık isterse buna başka bir deyimle RÜŞVET denmez mi? 
        Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.

YAZARLAR