Faik KOCAPINAR


Ortaköy Cumali Köyünün Tarihçesi

Aksaray salihler şehri Haberleri / Aksaray salihler şehri gazetesi


  Cumali Köyünün Kuruluş Tarihçesi

               Karakeçili Yörüklerinden Hacı Fakı Oğulları (Cuma ve Ali) aileleri ile birlikte Çukurova´dan (Adana ili Yüreğir ilçesi B.yarımca Köyü) Yozgat yaylalarına ilkbaharda göçerler. Koyun, keçi, deve gibi büyük ve küçükbaş hayvanlarını otlatır ve sonbaharda memleketleri olan Çukurova´ya kışı geçirmek için dönerler.

          Bu ailenin Yörük hayatı hayvancılık(göçebe Türkmen)dır. Geçmiş  dönem tahmini 200 veya 250 yıl önce Yozgat´tan yayla dönüşü Ekecik Dağı eteklerinde geceyi geçirmek üzere konaklarlar. Sabah kalktıklarında ise yoğun kar ve kışla karşılaşırlar. Bu durum karşısında şaşırırlar. Bir hafta kadar süre geçer, hayvanları aç kalır ve telef olur.

          O tarihlerde Çatin Köyü avcıları, Kızılgüne mevkiine keklik avına gelirler ve Yörük çadırlarını görürler. Isınmak için çadırlara inerler. Zor durumda olan Yörükleri köylerinin yakınındaki mağaralara götürürler(Cumali Köyünün olduğu yer). Hayvanlarına ot, yem ve saman temin ederler. Karşılıklı alışveriş ile Yörükler Çatin Köylülerine peynir, yün, canlı hayvan verip karşılığında hayvanlarına ve kendilerine yiyecek temin ederler. İlkbaharda Sultan Çayırı mevkiine çıkarlar.

           Hayvanlar canlansın biraz toparlansın önce Yozgat´a oradanda Çukurova´ya gideriz derler. Ekecik Dağı eteklerinin yayla ortamına müsait olması aile büyüklerinin dikkatini çeker ve Yozgat´a gitmekten vazgeçerler. Bu düşünceden hareketle Çukurova´ya gitmektende vazgeçerler ve Cumali  Köyü´nün bulundugu yere yerleşirler. Bu duruma Çatin Köyü´nden tepkiler gelir fakat uzun sürmez Demirciler, Kasımlılar, Hamzalar, Özcanlar ve diğer kabilelerde yerleşir.

            Köyün ismini Cumali olarak belirlerler. Hayvancılığın yanı sıra çiftçiliklede uğraşırlar ilk yayla Koyak mevkiine kurulur. Halen kalıntılar mevcuttur. Tekeli Mehmet ikinci Abdülhamit döneminde (1865 li yıllar)askerlik görevini yaparken, bir güreş müsabakasında ecnebi pehlivanı yıkmış  ödüllendirmek isteyen padişah pehlivana sormuş arzun nedir,  Tekeli Mehmet şu anki köyün sınırları içerisindeki araziyi ister. Padişahın emriyle bu arazi(Yiriklinin burun, Omarağılı, Bal Kayası, Sekiyurt, Karakaya, Peynir Kayası, Kazankaya, Tuztaşı, Kırpıkkaçan, Karaburun, Kızılyokuş, Cevizlik burnu) pehlivana verilir.

 

Aksaray / Ortaköy ve Köylerinin 17.Yüzyılda Tarihçesi

                Ankara´da Kuyudi Kadime Arşivinde eski 261 yeni 131 numarada kayıtlı 1584 yılına ait III.Murat dönemi mufassal defterinde  Aksaray livasına ait nahiye ve köyler alfabetik sırayla verilmiştir.

                  Eyübeline  bağlı 195 adet köy ve mezra adı geçtiği  halde bu köylerin bir çoğu mükerrer yazıldığı gibi öteki nahiye merkezlerine ait listede yer alan köyler vardır. Oysa o tarihlerde Osmanlı devlet adamlarınca izlenen balkan politikası Aksaray dolayısı ile eyübeli nahiyesinde bu kadar sayıda köy yerleşimine izin verecek esneklikte değildir.

                  Anadolu 1071 Malazgirt Zaferi ile başlatılan fetih hareketi ile Türk yurdu haline getirirken Danişmentli, Mengücekli, Saltuk ve Artuk´lu beylikleri ile Anadolu Selçukluları döneminden doğudan dalgalar halinde  Anadolu´ya gelen  Türkmenler uçlardan başlatılarak Anadolu´da iskan edilirler. Anadolu Selçukluları döneminde bu duruma aynen uyulduğu bilinmekle beraber Osmanlılar Rumeli´ye gidişlerinde ve Anadolu birliğinin sağlanma faaliyetleri esnasında sonra gelen güçlerin tamamına yakını balkanların Türkleştirilmesi uğruna Rumeli´ye gönderilmişlerdir. Hatta bu amaca yönelik Anadolu´da hayvancılıkla uğraşan göçebe aşiretler ile yerleşik hayata geçmiş Türkmen aileleri de gönüllü olmasalar bile zorunlu olarak balkanlara gönderilmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğunda duraklama hatta gerileme dönemlerinde doğuda göç olayı büyük ölçüde azaldığı gibi balkan politikaları da gelişmiştir.

                Gerileme döneminden itibaren Anadolu´ya göç gönderir olmuştur. Sultan IV.Murat´ın doğu seferine katılan Aksaray çevresinde büyük ihtimal bir kıtlık ve kuraklık baş göstermiş. Eyübeli nahiye merkezi ile bazı köyler bu dönemde yok olmuştur. Eyübelinde meskenler harabeye dönmüş bir tatar şehri olan Ortaköy  merkezinde iki oğlu ile birlikte sebze pazarında mezarı bulunan Şeylilah (türbe ve zaviyesi ) Cumhuriyet dönemine kadar ayakta kala bilmiştir. 17.yüzyıl sonrasında Aksaray çevresine yeni göçler olduğu gelen Türkmenlerin  Ekecik yaylalarında hayvanlarını otlattığı, bazılarının yeni yerleşim merkezleri kurduğu, bunlardan üçer, beşer hanelerde mevcut yerleşim merkezlerinde gönüllü iskan olduğu ve yok olan Eyübeli nahiyesi üzerinde Ortaköy´ün  bu yüzyıl içerisinde kurulduğu tahmin edilmektedir.

Kaynak: Kuyudi Kadime Arşivi 
Araştıran: Faik KOCAPINAR

YAZARLAR