Serdar Adem İşler


Multijet Veli Tipleri / Diyalektik bakış

salihler şehri gazetesi,Aksaray Haber,Aksaray haberleri


Orada bir okul var uzakta

O okul bizim okulumuzdur

Gitmesek de sormasak da

O okul bizim okulumuzdur

        Genelde eğitimciler velilerin okula pek uğramadığından, öğrencisiyle ilgilenmediğinden şikayet eder. Genel anlamda katılıyorum bu tespite. Okullar gerçekten veli ziyaretleri açısından oldukça öksüz ve yetim. Aynı yukarıdaki şiirde olduğu gibi…

        Sözün özü velilerimiz ne yazık ki okullara ve eğitime ilgisiz. İnanmayan varsa okullarımızı beraber ziyaret edelim, başta sınıf rehber öğretmenleri olmak üzere branş öğretmenleriyle mülakat yapalım. Bakalım öğretmenimiz dersine girdiği öğrencilerinden kaçının velisini tanıyor. Kaçıyla öğrencisinin başarı ve davranışları noktasında görüşme yapmış. Alacağınız cevap yüzde yirmi beşi bile bulmayacaktır emin olun. Otuz iki yıldır bu işin içindeyim var bir bildiğim herhalde.

        Veli toplantısı düzenlenir. Mevcudun yarısının gelmesi bile nadir görülen doğa olaylarından sayılır. Bahanesi de hazırdır velimizin. İşi vardır, evde hastası vardır, vakti yoktur, iş yerinden izin alamamıştır, dolmuşu kaçırmıştır, çok önemli bir randevusuna gitmek zorunda kalmıştır. Öğrencisi söylememiştir. Unutmuştur. Buna benzer daha neler neler. Fındık kabuğunu doldurmaz bahaneler... Okul aile birliği toplantısına çağırırsın aynı şekilde zincirleme bahane kazasıyla yine gelmez, yine gelmez.

        Ha hiç mi gelmez derseniz, aynı cevabı veremem. Haklarını yemeyelim yıldırım hızıyla geldikleri de olur. Mesela öyle haller vardır ki gelir, hem de Hızır hızıyla. Gelir hem de duyduğu gün. Gelir hem de iki eli kanda olsa… Nasıl mı? Haşa huzurdan öğrencisi eğitim öğretimin olmazsa olmaz araçlarından kabule edilen cep telefonuyla kopya çekerken ya da ders esnasında oynarken yakalanır da telefonu idareye teslim edilirse; veli olayı duyar duymaz multijet hızıyla Euro 5 motor performansıyla okula damlayıverir.

        Ekşi bir surat, pervasız tavır ve gücenmişlik duygularının etkisi altında telefonu ister. İdarenin ve tesadüf ederse sınıf öğretmenlerinin cep telefonunun gençlere verdiği ve verebileceği zararları içeren ayaküstü nasihatleri oflaya puflaya dinler. Yakaladığı ilk boşlukta Guantanamo’dan kaçar gibi koşar adım terk eder okulu.

        Durum ne yazık ki böyle.

        İnanmıyorsanız gözünüzde büyüttüğünüz, hatta telefon meselesinde özellikle biraz da çekindiğiniz öğrencinizin notlarını bir inceleyin bakalım. Öğrenci velinin aynasıdır. Bu incelemede kendinizi göreceksiniz aslında. Notlarına bakın bakalım. Hatta devamsızlığını araştırın. Her şey e-okulda ayan beyan görünmekte. Ne arasanız e-okulda var. Defter tutuyor mu hiç merak ettiniz mi bu arada?  Defter tutmuyorsa öğrenciniz her gün dokuz ile on beş saatleri arası okulda işlenen derslerde boş duracaktır. Boş geçen zamanını nasıl değerlendirdiğini düşünüyorsunuz? Cep telefonu olabilir mi?  

Sadece biraz ilgi ve gerçeklerle yüzleşmeye yetecek kadar cesaret gerek. Öyleyse haydi buyurun bakın bakalım. Haklı mıyım değil miyim o zaman anlarsınız. Anlatışına göre fetva vererek gözünüzde büyüttüğünüz bu yüzden de şımarttığınız öğrencinizin ilim öğrenmek üzerine sarf ettiğiniz nakil ve rivayetlerin yakınından bile geçmediğini görünce ne yapacaksınız pek merak ediyorum. Pişkin pişkin ne isterse yaptım, ne lazımsa aldım diyerek günah çıkaranlardan olmazsınız inşallah. Çocuklarımıza ana babalık görevi ceplerine her gün gereksiz yere para koyarak, son model leptop ve cep telefonu alarak ya da aman yorulmasın ayağıyla okula arabayla getirip götürerek olmaz.

Unutmayın bugün üzerine düşeni yapmadığını sanarak eleştirdikleriniz aslında sizin çocuklarınızı yetiştirdiğiniz gibi yetişenler olabilir. Meselesiz, gerçeksiz… Ne dersiniz, hep başkalarını eleştirmeyi bir kenara bırakarak biraz da özeleştiri yapalım mı?

 

                

YAZARLAR