Mustafa Fırat Gül


MUALLİM HÜSNÜ’NÜN KALEMİNDEN ULU CAMİ

Aksaray haberleri, Salihler şehri gazetesi, Aksaray haber


Orta Mektep müdürü muallim Hüsnü bilindiği üzere “Hasan Dağı’nda İlmî Cevelan” isimli eserin müellifidir. Aksaray Vilayet Gazetesi’nde “Mahallî tetkikattan” başlığı altında “Ulu Cami” hakkında bilgi vermiştir. Bu yazıyı sizlerle paylaşmak isterim.

“Çarşı civarında ve Milli Kütüphanenin cenubinde Aksaray’ın en büyük camidir. Halk lisanında Karamanoğlu diye anılır. Harici manzara itibarıyla mimari kıymeti azdır. Metanetini temin için bilahare bazı burçlar ve destekler ilave edilmiş.

Muhtelif cephelerinde gelişi güzel konulan taşlara göre bu cami Selçuk mabetlerinden birinin enkazıyla yapılmıştır. Yine bazı taşlardaki Hıristiyan şekillerine nazaranda bir kilise harabesinden istifade edildiği anlaşılıyor. Zaten cenup semtinde bu sene yapılan hafriyatta kilise enkazı çıkmıştır.

Methal kapısında da büyük bir eseri sanat yoktur. Bu kapı tamamen Selçuk tarzında ise de tenasüb ve tezyinat itibarıyla noksanları çoktur. Mükerrer Tamirler kapıyı bozmuş, kapının vaziyet-i umumiyesine göre, yıkılmış yahut harap olmuş bu mabedin taşları gelişigüzel konarak yapılmıştır. Nitekim sağ köşesinde (Bismillahirrrahim) , ibaresini havi iki taş vardır. (Errahman) gelmesine ait taş yapılırken bulunamamış methalin kargir aksamında dahi bir yazı yoktur. Vakfiyelere nazaran bu cami, Karamanoğlu Mehmet Bey zamanında başlanarak İbrahim Bey zamanında ikmal edilmiş, caminin minberi de başka mahalden gelmedir.

Caminin asıl kıymeti dâhili inşaatındadır. Duvar içlerindekiler dâhil olmadığı halde 12 sütun üzerine kemerler çevrilerek mümtazım yonu taşlar ile tavan kısmı kapatılmıştır. Bu kemerler pek sanatkârane bir tarzda yükselterek birbirine geçirilmiştir. Geçenlerde Darülfünundan gelmiş bir ecnebi dâhili inşaatı çok takdir etti. Adeta İstanbul’un Yeraltı Camini andırıyormuş mihrabın fevkani kısımları mermer çiçeklerle tezyin edilmiştir. Binanın cenup kısmı iki kat hücrelerden müteşekkildir. Alt katta beş tane tonoz kemerli hücre bulunuyor. Bu hücreler arasında açık kemer bölmeleri vardır ki birbirine geçilmesi kabildir. Bu kemerlerin üst katında da beş tane tonoz kemerli hücre bulunuyor. Önüne kafesler yapılarak kadınlara tahsis edilmiştir. Üçüncü hücrenin tavan kemerinde revak birbirini girift taşlarla salkım halinde tezyin edilmiş levha vardır.

Caminin tavanı emsaliyle mukayese edilmeyecek kadar basıktır bu itibarla yeraltı camine benzeyebilir. Camin cesametiyle gayr-i mütenasip iki küçük kubbesi vardır biri mihrabın önünde diğeri müezzin mahfilinin üst tarafına düşer. Caminin heyeti umumiyesi atiki kıymeti haizdir.Ulu Camideki Minber

Abanozdan yapıldığı anlaşılan bu minber başlı başına şaheser ve bir sanat nefisidir. Diyebilirim ki minberin tarihi ve tezyini kıymeti, caminin mimari kıymetinden çok yüksektir. Tarih inşasına göre Aksaray’ın en eski bir eseridir. Üzerindeki kitabelere nazaran Birinci Kılıç Arslan'ın oğlu Sultan Mesud  başlatmış ve oğlu ikinci Kılıç Arslan zamanında yerine konmuştur. Bu minberin bir eşi Konya Alaaddin Camiinde vardır. Oradaki minber dahi Sultan Mesud zamanına ait ve Kılıç Arslan devrinde ikmal edilmiştir. Her iki sanat harikası birbirinin aynıdır. Minberin beş yerinde yazı vardır: Birincisi kapının kenarlarındaki üç köşede ikincisi kapının iki kanadında üçüncüsü sağ korkuluğun taşında dördüncüsü sol kokuluğun taşında beşincisi minberin sağ köşesindeki küçük kapının etrafındadır. Kapının ayaklarını teşekkül eden kenar sütunların dip tarafları çürüyüp kopmuş veyahut bu cami kurulurken kesilmiştir. Kanadının nihayetleri de noksandır. Minberde hatibin arkasına düşen kısımda yoktur. Şimdiki tepesi son zamanlarda tahtalardan yapılmış basit bir külahtır. Basamakları da sonradan adi kavak tahtalarıyla yapılmıştır.

Yazıların tarzı muhteliftir. Sülüs kırması, kufi, çubuk vari kufidir. Hepsi oyuklar içerisinde nefis kabartmalarla meydana getirilmiştir. Yazılarda nokta az kullanılmıştır. Onun için okumasında çok zahmet çekildi”. Yazının devamında minberdeki kitabelerin okunuşu vardır.

YAZARLAR