Rasim GÜL


MİLLET VE MİLLİ TERBİYE

Aksaray haberleri, Salihler şehri gazetesi, Aksaray haber


Millet olmayı başarmış toplumumuz, bu vasfını korumak ve yaşatmak için başta devlet olmak üzere, eğitiminde, kültüründe ciddi çaba göstermesi lazım. Bugün ülkemizde ne yazikki devletimiz ve halkımız millet olma bilincini koruma konusunda yeterli çabayı göstermiyor. Daha da beteri, milli terbiyeyi ciddiye almıyor.

Hatta milli kelimesinde bile mutabakat sağlayamıyor. Millet ve Milli Terbiye kelimesinden rahatsız olanlar gün geçtikçe artıyor. Ferdin kültürümüze uyum sağlayıp benimsemesine TERBİYE, Millet olarak yaşanmasına da MİLLİ TERBİYE denilmektedir. Ne yazikki şu anki yaşantımızda tam bir karmaşa hâkimdir.

Milliyetimizi ve Milli Terbiyemizi korumak önce devletimizin görevi olmakla beraber, sadece devlete bırakmakta hiç doğru değildir. Buna inananlar entelektüel kesimin samimiyetle, karşılıksız sahiplenmesi gerekmektedir. 

Millet ve milli terbiye şuuruna ermiş olanlar da maalesef darmadağınık ve çeşitli hesaplar içindeler. Dağınıklığa baktığımızda karşımıza çıkan nedenleri şöyle sıralamak mümkün;

İlk kısım; halim vaktim yerinde, işlerim düzgün gidiyor, evladı iyalimin de keyfi yerinde istediklerini yapıyorlar, benimde her devirde işim görülüyor dolasıyla kimseyi karşıma alarak işimin ve rahatımın bozulmasını istemiyorum. Gelene ağam, gidene paşam diyorum,

 İkinci kısım; partiye yaslandım, parti arkamda, isteklerim yapılıyor, kendimin ve ailemin düzeni yerinde, gerçeklerin yanında olup da rahatımı bozmak istemiyorum,

Üçüncü kısım, yarı kamu kuruluşu niteliğinde olan Sivil Toplum Örgütleri başkan ve yönetimlerinde olanlarla, iktidar mensupları birbirini kollayarak yönetmeden ziyade durumu idare ederek sürelerini uzatma ve konumlarını koruma sevdasında olduklarından, sorgulama ve müzakere görevlerini yapmayanlar,  

Dördüncü kısım ise, Cemaat ve Tarikat içinde yerimi aldım, düzenide kurdum, çevremde itibarımda var, daraldığımda her türlü yardımı alıyorum, herhangıbir şeyden şikâyetçi olarak rahatımı bozmak istemem,

Beşinci gurubuda sade vatandaştan oluşuyor.  Bu grup nüfusun yüzde seksen-seksen beşini kapsıyor ama baskı ağırlığı olmadığından ciddiye alınmıyor. Ne dediği ve demediği önemsenmediği için izdırap çekiyor. 

Herhangi bir yere sığınma ve dayanma örneklerini çoğaltmak mümkün, ama gerek yok. Saydığımız beş grupta yer alanlar, milli gelirden en büyük payı alanlar, Devlet ve iktidar katında her işleri rahatça görülenlerdir.

Beş gurupta yer alanlar, istisnalar hariç ihmal ve ağır gaflet içindedirler. Hâlbuki bu guruplarda yer alan bu millete ve devlete varlıklarını borçlu olduklarından borçlarını ödemeleri gerekmektedir. Bunun içinde önce devleti yönetenleri uyararak ve milliyet ve milli terbiyeye sahip çıkmaları gerekmektedir.

Gözlerinin önünde ve burunlarının dibinde, IRAK, SURİYE, AFGANİSTAN ve LİBYA’yı asla unutmamaları gerekir. Bu ülkelerde en rahat ve keyfi yerinde olan zengin azınlık, krala ve şaha hep evet deyip padişahım çok yaşa diyerek dalkavukluk ettikleri için, ne devlet kaldı, ne millet, nede milli terbiye. 

 Ne malları kaldı ne mülkleri nede kendileri darmadağın oldular.  Ülkeleri iç savaşlara sürüklendi. Ülkesinden kaçanlar gittikleri ülkelerde adam yerine bile konmadan yaşamaya çalışıyorlar.

Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir zaman, korkaklarla, döneklerle, gafillerle, yufka yüreklilerle ne milletin birliği nede MİLLİ TERBİYE muhafaza edilememiştir ve edilemezde.

Kültürünü, nereden gelip nereye gittiğini ve milli terbiyeyi bilmeyen toplumların bütünlüklerini devam ettirdikleri görülmemiştir.
                         
                                 Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.

YAZARLAR