Muammer Öztürk


LA İLAHE İLLALLAH KAPISI

Aksaray haberleri, Salihler şehri gazetesi, Aksaray haber


Orta seviyede camiye gelmeyen birkaç insanla muhabbetimiz sonunda inançlı olduklarını ancak dini konularda fazlaca bir eğitim ya da öğretimlerinin olmadığını gördüm. Bunu teyit için gayet samimi bir eda ile sordum. Hani son zamanlarda ulasal kanallarda konu edildi ya. Kelime yi şehadet, kelimeyi tevhidin anlamını bilmeyenler oluyordu. Gerçekten ortalama aynı cevapları aldım. Bilmiyorum, unuttum, hiç anlatan olmadı ki vs. Sevinsemmi üzülsemmi bilemedim. Sevinsemmi derken bazı müslümanların davranışlarına bakıp dinden uzaklaşanlar geldi aklıma. Ümitlendim. Üzülsemmi derken Aksaray gibi maneviyatı yüksek evliyası ve manevi büyükleri çok olan, Gazaliden ilham almış devlet ricalinin geçtiği, büyük bir selçuklu şehri olan toplumda bu eksikler var diye, yetmiş yaşına gelmiş ama namaz kılmayan insanların oluşundan dolayı. Üstelik bu insanlar bilinen tarihten bu yana Aksaraylılar.
Sonra camiye devam eden arkadaşlardan bir kaçına sormak istedim fakat nezaket kurallarından dolayı soramadım. Yok dedim ya kesin bilirler. Aksini düşünemiyorum bile. Oysa ‘’La ilahe illallah’’ zikrin en temeli, müslümanın imanının temeli, şirki parçalayan nüklear bomba, toplumu ve bireyi temellendiren temel itikat, bütün zaferlerin sebebi, nefsin prangası, ş….. ın ızdırabı, tuzakları bozan iman anlayışıdır. Ayakların ve istikametin kaymasına en büyük engel, müslüman toplumun en üst şuuru, sığınağı ve hayat desturudur.
La ilahe illallah diyen mü’min; Allahtan başka ilah olmadığını ikrar eder. Allahtan başka tapılacak olmadığını, Alllahtan başka sığınılacak olmadığını, Allahtan başka koruyucu oladığını, Allahtan başka oyun kurucu olmadığını, Allahtan başka tuzak bozucu olmadığını, Allahtan başka yakın olmadığını, Allahtan başka nasihat edici olmadığını, Allahtan başka yerden rızık çıkarıcı olmadığını, Allahtan başka güç yetirici olmadığını, Allahtan başka öğretici olmadığını, Allahtan başka merhamet edici olmadığını, Allahtan başka artırıcı olmadığını, Allahtan başka azaltıcı olmadığını, Allahtan başka alim hikmet sahibi olmadığını, Allahtan başka bizi en iyi bilen olmadığını, Allahtan başka dualara ve isteklere icab eden olmadığını, Allahtan başka kulluk edilecek olmadığını, Allahtan başka yardım istenecek olmadığını, Allahtan başka uyarıcı olmadığını vs. itikadi ve imani zikrini ikrar ve idrak eder.
İnsanımızın bu idrak eksikliği, ortada dolaşan misyonerler, çeşitli felsefi akımlar ve birçok ifsad yaygın vaziyette iken, dini duygulardan girerek toplumu çok farklı temayüllere eviren hokkabazlar varken, deizmin salgın olduğu ortamda, ateizme doğru eviren akımın var olduğu ortamda birey ve toplum açısından ciddi bir sosyolojik risk olduğunu düşündürdü.
Din nasihat eden biir yol olarak zorlamazken toplumun her kesiminede ulaşamadığı acı bir gerçektir. İnsan ister istemez din eğitiminin yetersizliği duygusu içinde ızdırap duymaktadır. Her bakımdan kapıları çalan gönüllülerimiz bu meselede aydınlatıcı ve öğretici olarak neden insanların kapılarını çalmazlar diye sorguluyorum. Mahallelerimiz köylerimiz çok mu büyüdü neden ulaşamıyoruz diye hayıflanıyorum. İllede imamlar mı yapacak bunları. Konuşmacılarımız, sohbet adamlarımız, gönüllülerimiz bu boşlukları farkedemezmi diye soruyorum. Hal bu ki bir insanı uyandırmak ve uhreviyatını kurtarmaya vesile olmak en büyük sevaplardan değilmi. İlla bir gayrimüslümi mi çalışmak gerekiyor.
Diyanet işleri veya müftülükler yada imam hatiplerimiz bunları tesbit ederek özel ihtimamla, muhabbetle ve nezaketle kuşatıp nakil yapamazlarmı. Bu insanları örgütlü ardniyetli hesap sahibi sapkınlara mı bırakacağız. Sahabe namazı kaçıran sahabeye taziyeye giderken biz camiyle hiç buluşmamış insanlara karşı sorumlumuyuz değilmiyiz. Bu açıdan düşündüğümüzde bizim halimiz nicedir bilen varmı?

YAZARLAR