Rasim GÜL

Tarih: 17.04.2022 21:30

İKTİDAR HIRSI, FELAKET GETİREBİLİYOR

Facebook Twitter Linked-in

İktidar ve aşk hırsı, insanoğlunun en eski ve cazip, büyüleyici bir gerçeğidir. Aşkın ilk hikâyesi Kabil’in kardeşi Habil’i öldürmesidir. İktidar içinde, Halife Hz. Ömer, Hz. Ali ve Hz. Osman’ın öldürülmeleridir. Yine iktidar için, Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hüseyin’in 680 yılında Kerbela ’da, Halife Yezidi’n emriyle akla ziyan, vahşice ve kellesi kesilerek öldürülmesi ve kesik başın mızraklara takılarak dolaştırılmasıdır. Bu acı günümüzde de devam etmektedir.

İktidar ve aşk hırsı, atom ve hidrojen bombasından tehlikelidir. Çünkü bunlar bir defa yakar, yıkar, öldürür ve biter. İktidar hırsı ise yüzyıllar boyunca devam eder gider. İktidar için, 1402’de, Yıldırım Beyazıt’la, Timur’un Ankara Savaşı, 1514’de Sultan Selim’le, Şah İsmail’in Çaldıran Savaşının yaraları, yüzyıllardır devam ederek günümüze kadar gelmiştir.

Osmanlı İmparatorluğunu yok eden iktidar hırsını da görmezden gelemeyiz. 1700’lü yıllardan itibaren güç ve iktidar kavgaları nedeniyle, doğru yönetilemeyen İmparatorluğun mezarını, 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanıyla kazmaya başladılar, 1889’da yılında kurulan İttihat ve Terakki Fırkası da mezarı tamamladı İmparatorluğu gömdü.

İktidar, insanları güçlü bir mıknatıs gibi çeken, aşk ise gözleri gör eden bir olgudur. İktidar hırsı şahsi başlar halkın desteğiyle güçlenerek devam eder. Güçlendikçe şahsi kalmaz, taraftarlarıyla, muhalifleriyle ülkeyi kapsar. İktidar süresi uzadıkça, iktidardakiler hırslarının esiri olurlar. İktidar hırsında ve aşkta akıl, mantık, bilim ortadan kalkar.

İktidarın kaynağını ‘’Güç ve Meşruiyet’’ oluşturur. İnsanları güce itaat etmeye mecbur eden ‘’Çıkar ve Korku’ ’dur. Güce İNANÇ da eklendiğinde İTAAT daha sağlamlaşır. HAK ve ÖZGÜRLÜKLER garanti altına alındığında, iktidarın gücü meşruluğunu korur. Güç meşruluğunu kaybedince karmaşa doğurur ve mevcut iktidar uzaklaştırılır.

Türkiye’de, İsmet İnönü hükumeti Demokrasinin gücüyle, Adnan Menderes hükumeti asker ve Amerika gücüyle, Süleyman Demirel hükumeti asker ve Amerika gücüyle, Bülent Ecevit Hükumeti Entrika ve Amerika gücüyle,  Necmettin Erbakan hükumeti asker, entrika ve Amerika gücüyle, Turgut Özal hükumeti halkın gücüyle iktidardan indirilmiştir. Yöneticilerin iktidar hırsı, ülke çıkarlarının ve ‘’Milli Birliği’n gelişmesini önlemiştir.

Olaylardan çıkarılacak sonuç, Türkiye’nin krallık ve sultanlıkla değil, Cumhuriyetle idare edildiğinden, her seçilenin MUTLAKA bir gün gideceğini ve hesap vereceğini bilmesidir.  İktidar gücünü, hukukun üstünlüğüne uyarak kullanmasıdır. İçte ve dışta Ülke aleyhine çevrilen entrika ve komplolardan bire bir haberdar olup, gerekli tedbirleri alarak ülkeyi karmaşaya sürüklenmekten korumasıdır. Batan geminin kaptanı asla kahraman olamaz.

İktidarlar, tabanlarını oluşturanlara sundukları imkânlarla ayakta dururlar. Sunulan imkânlar meşru değilse ki genellikle meşru olmadığından, karmaşa çıkar, toplumun düzeni kökten bozulur. İnsanların geleceğe güveni sarsılır, umutsuzluk ve mutsuzluk hâkim olur ve Ülke yönetilemez hale düşer.

Devlet imkânları iktidar partilerinde, tepede bulunanlardan başlayarak İlde, İlçede, Kasabada, Mahallede, Köyde, Yaylada ve 3-5 haneli Mezrada yaşayanlara kadar indirilir. Böylece, iktidar imkânlarından, parti mensubu son kişide faydalandırılır. Türk ve İslam âlemi asırlardır bundan kurtulamamıştır.

İktidar partileri; mensuplarına sosyal, siyasal, bürokratik ve ekonomik imkânlar sağlayan bir kurum haline geliyor. Bal tutan, parmağını yaladığı için, herkes iktidarın sahibi oluyor. İktidar yanlıları içerisinde elbette çatışma oluyor ama hiç biri faydalandığı iktidar nimetlerinden olmak istemediği için ses çıkaramıyor. Dolaysıyla çatışmaya rağmen dayanışma devam ediyor

İktidarların en önemli aracı, hizmet ve adalet değil etkili söylemleridir. Plan-programdan ziyade sözle geldikleri için, sözle devam ederler. En etkili sözler, İnanç, açlık, yokluk, adalet, cumhuriyet, demokrasi, dünü kötüleme, kendilerinin kahramanlaştırma, karşısında olanların tamamının hainliğini ilan etme şeklindedir. Bu hallerden kimsede fayda sağlayamamıştır.

İnsan üzerinde kurulan baskı, hayatının her alanına nüfuz ettiği için yaşayamaz hale gelir. Dolaysıyla üzerindeki baskıyı kaldırmak için bütün gücünü kullanarak iktidarı yok etmek için elinden gelenin fazlasını yapar ve yok eder. Kendine yeni bir yol, yeni bir ufuk açar. İktidar gider, baki olan, Türk Milleti ve Devleti devam eder.

1894-1977 yıllarında yaşayan Fransız biyolog Jean Rostand’ın bir sözü ile yazıyı tamamlayalım; ‘’Bir gün atom enerjisini serbest bırakacağız, gezegenler arası yolculuklar gerçekleştireceğiz, ömrü uzatıp, tüberküloz ve kanseri tedavi edeceğiz ama en düşük seviyeli insanlar tarafından yönetilmiş olmanın sırrını asla çözemeyeceğiz.’’

HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —