Havran, Marmara Bölgesi’nin Güney Marmara Bölgesi içinde Balıkesir İline bağlı bir ilçedir.
Doğusu İvrindi ilçesi, Batısı Edremit ve Burhaniye ilçeleri, Kuzeyi Yenice İlçesi ve Güneyi Burhaniye ve İvrindi ilçeleri ile çevrelenmiştir. Deniz seviyesinden yüksekliği 33 metredir.
Osmanlı belgelerinde Havran bölgesi; “Viraneli” şeklinde geçer. Daha sonraları onarılarak güzelleştirilen şehre ‘Huriler Diyarı’ anlamına gelen Havran ismi verilmiştir.
İlçede zeytinlikler geniş alana yayılır. Ayrıca pamuk, baklagil ve tahıl tarımı da yapılmaktadır. Arıcılık ile Meyvecilik özellikle nar, erik, incir ve narenciye yetiştiriciliği ile sebzecilik oldukça gelişmiştir.
Bu yazımızda Havran; coğrafi bakımdan ve tarihi bakımdan nedir, ne değildir araştırma yapacak değiliz. Bizi ilgilendiren ve yazmamıza ilham kaynağı olan; içinden yetişmiş kahramanlardan Seyit.
Kimdir bu Seyit?
Kısaca şöyle sıralayabiliriz kim olduğunu.
Yağmur gibi kurşunların, bombaların ve şarapnellerin altında “ölürsem şehit, kalırsam gazi” olurum duygusuyla Bedr’in aslanları gibi dövüşen er kişidir Seyit.
276 kiloluk üç adet mermiyi her defasında “Ya Allah Bismillah” diyerek topun namlusuna süren kişidir Seyit.
Şairin “Kimi Hindu, kimi yamyam kimi bilmem ne bela” dediği düşman sürülerinin zırhlılarını parçalayıp durduran; durdurmakla kalmayıp savaşın kaderini de değiştiren kişidir Seyit.
Savaş sonrası kumandanlarından hiçbir para, altın gibi ödülleri kabul etmeyen; fakat bu başarısından dolayı Onbaşı rütbesi verilen kişidir Seyit.
Cumhuriyet kurulduktan çok sonra Mustafa Kemal’in Edremit’i ziyareti sırasında arayıp sorduğu, kendi memleketinde Kaymakam dâhil kimsenin bilmediği kişidir Seyit.
Böyle bir kahramanın ayağına gelmekten yüksünmezken Mustafa Kemal; Kaymakam tarafından, önce kılığı beğenilmeyip, traş ettirilip takım elbise giydirildikten sonra huzura çıkarılan kişidir Seyit.
Mustafa Kemal’in “Sen kumandanlarından hiçbir para, altın gibi ödüller kabul etmemişsin, varlıklı da değilsin, sana maaş bağlatalım ne dersin?” sorusuna, “Memleketimize kırk yılın başı bir iş, bir hizmet yaptıysak, hemen ödül, maaş mı olurmuş” diyecek kadar vatanını karşılıksız seven kişidir Seyit.
İsterseniz ‘Huriler diyarı’ anlamına gelen Havranın; bu yiğit, gözü tok, kahraman Onbaşısını bir de dizelerde görelim, ne dersiniz?
HAVRANLI SEYİT
Çanakkale sırtlarına
Yol oldu Havranlı Seyit
Kınalı evlatlarına
Kol oldu Havranlı Seyit
Tütmez baca, yanmaz ocak
Dert bir değil kucacak kucak
Zor anlarda tutunacak
El oldu Havranlı Seyit
Dayan bire koçum dayan
Yol almaz yerinde sayan
Kutsal mermiyi sırtlayan
Bel oldu Havranlı Seyit
Vatan aşkını bir bilsen
Şehit olmak istersin sen
Kasırga misali esen
Yol oldu Havranlı Seyit
Bil ki olmaz savaş kansız
Mehmetler dururken cansız
Geçit vermeyen amansız
Sel oldu Havranlı Seyit
Candan iste derken Kur’an
Ziyandadır bence duran
İhlâsla Hakka yalvaran
Dil oldu Havranlı Seyit.