Serdar Adem İşler


Eğitimde Olmak Ya da Olmamak / Diyalektik Bakış

Aksaray haberleri, Salihler şehri gazetesi, Aksaray haber


İşte bütün mesele bu ama görünen o ki içine düştüğümüz çıkmaz sokakta henüz uzun vadeli ve kalıcı çözümler üretme imkan ve ihtimalinden çok uzaktayız. Bu böyle daha ne kadar gider emin değilim. En kısa zamanda hayal aleminden sıyrılıp ülke gerçeklerine dönmek gerektiği kanaatindeyim. Toplum gerçeklerinden uzak yüksek irtifalı koltuklarda keyif çatarak, eğitimin sorunlarına gözlerini ve kulaklarını kapatarak bir yere varamayız.

        Geçen yıl 13 marttan beri okullarımızda eğitim öğretim yapılamıyor. Neredeyse bir yıl olacak. Dünyayı kasıp kavuran pandemik salgın karşısında her seferinde yeni görüyormuş şaşkınlığı ve ilk defa tadında yapılan ara vermelerle bugünlere geldik. Her seferinde ilk defa tadında yapıldığı için kalıcı önlemler alınamadı.

        Eğer pandemi sürecinde gelecek öngörülebilseydi yani en azından bir yıl kadar yüz yüze eğitim öğretim yapılamayacağı tahmin edilebilseydi; en azından öğretmen ve öğrencinin eğitime online katılabilmesi için gereken tedbirler alınabilirdi. Ama yapılamadı. Çünkü neredeyse hiçbir tedbir üç haftayı aşmadı. Eğitime ara verme şeklinde alınan kararlar en fazla üç haftalık olduğu için sürenin bitiminde eğitimin başlayabileceği rehavetiyle uzun vadeli ve kalıcı tedbirler alınamadı.

        Eğitimden sorumlu teşkilatın en büyük handikabı ortama hakim olan dilek ve isteklere uyarak karar almasıdır. Kuru bir yaprak gibi esen her rüzgardan etkilenmesi… Okullar bir süre kapalı kalınca kendi çocuklarından sıkılan velilerin isyanı üzerine kademeli olarak açılma kararı aldı. Corona vakalarındaki artış üzerine yükselen itirazlara bakıp bir süre sonra tekrar kapama kararı aldı. Okulların açık olduğu zamanda gerekli uyarılar yapılmadığı için sınav da yapılamadı. Kararlar her seferinde ilk kez tadında ve aaaaaa aman Tanrım şaşkınlığıyla alındığı için eğitimciler sınav yapmayı akıl edemedi. Bu sefer karne vermek için başarı notuna ihtiyaç duyuldu. Ocak ayında üç haftalık bir süre içinde sınavların yapılması kararlaştırıldı. Ancak bu sefer de iş olsuna yaygara koparan sözde basın ve medyanın gazına gelerek tekrar iptal edildi.

        Pandemi noktasında kalıcı ve uzun vadeli tedbirler alınmadığı için sınıf mevcutları düşürülemedi. Bu yıl ilköğretimden gelen rekor düzeyde katılımla sınıf mevcutları otuz dördü geçti. Kırka dayandı. Liselere ek yeni sınıflar ilave edildi. Ancak derslik sayıları neredeyse geçen senekiyle aynı kaldı. Kimsenin aklına da gelmedi derslik sayısını artırmak. Bir yandan da eğitimin seyreltilmesinden bahsediliyordu. Bu çelişki geçtiğimiz haziran ayından beri devam edip duruyor. Hiçbir okulda sınıf mevcutlarını azaltma noktasında ciddi adımlar atılmış değil. Eğitim paşalarının koltuklarında keyifleri yerinde olmalı ki bu sorunlar defalarca dile getirildiği halde kalıcı tedbirler alınamadı. Öğrenci sayısı azaltılamıyorsa en azından liselerde ek derslikler açılabilirdi. Her okulda atıl halde duran sınıf yapılmaya uygun alanlar vardır. Yoksa idare odaları birleştirilerek yeni derslikler açılabilirdi. Sorsanız neden yapmadınız diye öğretmen sayısı yetmez diyeceklerdir. Birçok okulda maaş karşılığını dolduramayan öğretmenler olduğunu unutmuş gibi… Öyle ya da böyle istense yapılabilirdi.

        Bu konuda en kalıcı ve uzun vadeli tedbir 12 yıllık zorunlu eğitim yasasının değişmesiydi. Ama bu da kimsenin aklına gelmedi. Gelenler de ilgilileri ikaz etmediler. İstek ve dileklerini yetkililere ulaştırmadılar. Basın yayın da bu noktada üzerine düşeni yapamadı. Gittikçe ekonomik bir kuruluş haline dönen ve dönerciden farkı kalmayan basın yayın da bu konuyu hiç ama hiç gündeme getirmedi. Sonuçta olan ülkemin eğitimine oluyor ağalar. Bir yıl boşa geçti. Nasıl telafi edeceğiz bu boşa geçen zamanı bir fikri olan var mı?

        Sanat ve özelliklede zanaat kollarında nitelikli iş gücü açığı günden güne büyümektedir 12 yıllık zorunu eğitin yüzünden. Ayrıca yıllardan beri okumak istemediği halde yasal zorunluluktan dolayı okula gelmek zorunda kalan ve öğrencilikle ilgisi olmayanlar yüzünden eğitim istenildiği düzeyde disipline edilememektedir. Ayrıca öğrenci merkezli eğitim anlayışının bir yandan abartılmış olması diğer yandan vatandaşın henüz bunu anlayacak olgunlukta olmaması yüzünden eğitimde ciddi disiplin problemleri meydana gelmektedir. Yukarıda sayılan bütün bu sorunların tek celsede halledilebilmesi için eğitimin elenmesi, seyrelmesi ve sadece okumak isteyene yönelik olması gerekmekteydi. Ama yapılamadı.

        En azından pandemi başladığı andan itibaren ilk defa tadında adımlar atmak yerine uzun vadeli çözüm önerileri aranmış olsaydı eminim öğrenci sayısı azalacağı için eğitim daha kolay yapılabilecekti. Bu öğrenci sayısı ve öğretmen kadrosuyla yüz yüze eğitim oldukça zor görünüyor. Aşı bulunsa bile bir başka pandemik salgının olmayacağının garantisi var mı?

        Yine pandemi başlangıcından itibaren hızlı nüfus artışının önüne geçerek pandemi noktasında önemli kazanımlar elde edebilirdik. Bugünkü nüfus artış hızımızla beş altı sene sonra yaşanabilecek yeni bir pandemik salgında sınıf mevcutlarınız kırk beş elliyi bulabilir. Bu iş tablet dağıtarak olmaz. Aynı anda dört beş çocuğu olan bütün ailelerin bütün çocukları için tablet vermeniz onların elektrik faturalarını ödemeniz mümkün değil. Hem kendimizi bu kadar kasmaya ne gerek? Hakkından gelemeyeceğimiz bir nüfus artışında ısrar etmenin hikmetini anlamakta güçlük çekiyorum. Hayata inançlar gözüyle bakmaya devam edersek zaten çok fazla okumaya da gerek yok. Bu bile zorunlu eğitimin gevşetilmesi için yeter sebep olabilir aslında.

        Son olarak yeni okul binaları yapılmalı, mevcut binalarda yüzde on yeni derslikler çıkarılmalı, haftalık ders yükü gereksiz derslerden arındırılarak bütün okullarda otuz saat ile sınırlandırılmalı, zorunlu eğitim sekiz yıla indirilmeli ve liseler üç yıla çekilmeli. İnanın o zaman okulların kapatılmasına kolay kolay gerek kalmaz.

YAZARLAR