M.KÜÇÜKER

Tarih: 22.09.2020 07:42

Eğitim bunun neresinde ?

Facebook Twitter Linked-in

Birileri Portekiz'de okul duvarına yazıdığı bir yazıdan dolayı olay olmuş.... Bende bu olay olan yazıyı okudum, evet yazı güzel de burada benim anlamadığım konu ise hiç bir eğitimciye bir laf yok... Yıllardır tartışılan bir soru var. Okulun sorumlulukları nerede başlar ve nerede biter? Bu sınırı çizmek son derece önemli. Çünkü okuldan öğrenilecek şeyler ile evde öğrenilecek şeyler birbirinden farklı mı... Okulun duvarına astığı ve fotoğrafını çekip Facebook'ta paylaştığı afiş kısa sürede dünyaya yayıldı. Kulağa basit gelen ancak göz ardı edilen bu çok önemli gerçekleri bütün ebeveynlerin okuması gerekiyormuş... İşte afişte yazılanlar: “Sevgili veliler Hatırlatmak isteriz ki “Merhaba”, “Lütfen”, “Rica ederim”, “Özür dilerim”, “Teşekkür ederim” gibi ifadeler önce evde öğrenilir... Yine dürüstlük, arkadaşa, yaşlılara ve öğretmenlere saygı da ilk evde öğrenilir... Temiz olmak, ağzında yiyecek varken konuşmamak ve düzenli olmak da önce evde öğrenilir... Sorumluluklarını bilmek, eşyalarına ve değerlerine sahip çıkmak ve başkalarının eşyalarına el sürmemek yine evde öğrenilen şeylerdir... Eğitmenler ise... Bizler okulda yabancı dil, matematik, tarih, coğrafya, fizik, kimya ve biyoloji gibi şeyler öğretiriz... DİYORLAR... Unutmayın ki eğitim evde başlar! Evet eğitim evde başlar, okulda devam eder... Sizce Türkiye'deki okullarda da buna benzer afişler asılmalı mı? Bilgi her yerde, birçok yöntemle kişiye aktarılabilir. Herhangi bir kişi, bir işte çalışmaya başladığı zaman öğrenmeye de başlar. Uzaktan eğitim yolu ile öğrenir. Kitap okur, öğrenir. Seyahat eder, öğrenir. O halde, bir eğitimcinin asli görevinin bir bilgiyi aktarmak olduğunu söylemek sanıyorum pek doğru olarak kabul edilemez. Bana göre eğitimcilerin üç (3) asli görevi vardır. Bunlar; 1. Öğrencinin, karakter yapısının gelişimine katkı sağlamak. 2. Öğrenciye, doğru bilgiye nasıl ulaşabileceğini öğretmek. 3. Öğrenciye bir vizyon kazandırmak. Bunları başarabilen kişiler bana göre gerçek eğitimcidir ancak sorun, bu niteliklere sahip eğitimcilerimizin sayısı azdır. Karakterden bahsediyoruz. Öğrencilik yaşamında hocasından hiç tokat yemeyen ya da arkadaşının yemediğini gören kaç kişi vardır? Öğrencisini döven bir kişinin şiddete karşı çıkmaya hakkı bulunur mu ya da kadınlara yapılan şiddete, karşı çıktığında öğrencisinin gözünde inandırıcılığı var mıdır? Doğru bilgiye ulaşma yöntemleri mi? Birçok eğitimcinin, öğrencisini bilgiye ulaştırmaya çalıştığını bile düşünmüyorum. Ellerine veriyorlar kitabı ve Oku, ezberle, dersini geç diyorlar. Eğitimcilerimizin kaç tanesi dünyada gelişmekte olan eğitim yöntemlerini inceleyip bunları uygulamaya gayret gösteriyor? Önce eğitimcinin kendisi bilgiye ulaşıp, edindiği yeni bilgiyi hayatında kullanıyor olmalı ki öğrencisine de bilgiye ulaşma ve kullanma yöntemlerini öğretebilsin. Farklı derslere farklı hocaların girmesinin sebebi, herkesin en iyi bildiği konuyu anlatmasından ötürü kaynaklanmamaktadır. Yurt dışında bunun sebebi, öğrencilere farklı eğitmenlerin sahip oldukları farklı vizyonları göstermektir. Ülkemizde ise öyle hocalar biliyorum ki vizyon denildiğinde aklına gelen vizyona giren filmler olacaktır. Halbuki vizyon, gerçek yaşama açılan bir penceredir. Kaç eğitimci alanı dışında resimle, müzikle, tiyatro ile ilgileniyor? Kaç eğitimcinin Facebook'a girmek haricinde bir hobisi bulunuyor? Amerikalı yazar ve öğretmen Mark Twain'in söylediği gibi; Eğitim, kafayı değiştirmek içindir; belleği doldurmak için değil

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —