Düşünmeyi; karnını doyurmak, cinsel ihtiyaçlarını gidermek, olarak ele aldığımızda aynısını bilumum hayvanlarda yapıyor. Dolaysıyla insan ve hayvanın farkı, düşünme ve aklını kullanmakla ortaya çıkıyor.
Ülkemizde yaşayan insanların aceba yüzde kaçı, aklını kullanarak düşünüyor sorusunun cevabı bizce çok acı bir gerçeği ortaya koyuyor oran ne yazikki yüzde, on beş, yirmiyi geçmiyor. Bu yüzde, on beş, yirminin de yaklaşık yüzde on beşini ticaretle uğraşanlar oluşturuyor.
Ülkemizde siyaset yapan insanların yüzde kaçı düşünüyor ve aklını kullanıyor sorusuna alınan cevap ise yüzde BEŞ bile olmuyor. Bu düşünenlerin yüzde doksanının siyasi ömrüde çok kısa oluyor, çünkü dışlanıyor.
Bizim ülkemizde yaklaşık 1839 tarihi ile başlayan Tanzimat´tan 2019 yılına kadar geçen 180 yılda, devlet ve siyaset sahasında mevcutların yerine 80 sene padişahlarımız 100 senede liderlerimiz düşündüğünden diğerlerinin düşünmesine hacet olmamıştır.
Bir ülkede akletme veya düşünme ortadan kaldırılır veya istenmezse, o ülkede insan haklarının ve kamu hukukunun gelişmesi vede medeni bir toplum olması mümkün olur mu elbette asla, olmaz.
Cumhuriyet ve demokrasi aklını kullanan ve düşünen insanların yaşattığı bir sistem olduğuna göre, düşünceye ve akla saygının zayıf olduğu Türkiye de cumhuriyet ve demokrasi nasıl ve kimler tarafından korunacak?
Cumhuriyet ve demokrasi iç ve dış hainlerin saldırısı ve hıyanetinden yok olmaz, FİKİR hürriyetinin olmayışından veya kısıtlanmasından, yani İSTİBDATTAN yok olabilir.
Bu gün aziz ülkemizin ve yüce devletimizin tek derdi aklını kullanarak düşünen insanların oranının çok düşük olması bu oranın bile korunmaması, dolaysıyla; inanç ve fikir hürriyetlerinin yetersiz olmasından ve kısıtlanmasından başka bir şey değildir.
Büyük ve güçlü Türkiye için; ekonomi, Yahudiler, Ermeniler, Avrupa, Amerika, Rusya fasa fisodur, hiçte önemli değildir. Bu güçler doğru dürüst hiçbir şeyi olmayan garip Afganistan la bile başa çıkamamışlardır.
Tek çıkar yol, aklını kullanan ve düşünen bir toplumu kurmak, öncelikle berbat TORPİLİ, HIRSIZLIĞI, YOLSUZLUĞU, AYIRMAYI, KAYIRMAYI önlemek; liyakat ve ehliyete önem vermekten geçmektedir.
Türkiye, ehliyet ve liyakata sahip, vatan, millet, bayrak, devlet ve İslam için çekinmeden canını verecek yüzbinlere sahip ancak bu değerlere hiç önem verilmediğinden, büyük Türkiye görüntüsüne gölge düşmektedir.
Dünya da birliğini ve beraberliğini kuran ülkeler, yüzde yüz çalışan ve üreten toplum bilincine uylaştı. Bizim ülkemizde, her geçen gün üreten azalıp, tüketen arttığından, ekonomik açıdan felakete doludizgin yol alınıyor. İdarecilerimizin 4019 sene evvel söylenmiş sözü okumalarını isteriz.
Şu sözler, M.Ö 2000 yılında Hititlere ait duvar yazısından alınmıştır; ?´ ? Ve hepsinden önemlisi Tanrım bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET, değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR, ikisi arasındaki farkı bilmem için AKIL, beni aşkın ve kıskançlığın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver?´´´
Hayrola, muvaffak ola, muzaffer ola.

