Rasim GÜL


DİNDAR, ÜLKÜCÜ VE DEVRİMCİ GENÇLİĞİN İDARESİ!

Aksaray haberleri, Salihler şehri gazetesi, Aksaray haber


Bundan tam 55-60 yıl evvel siyasiler üç yoldan iddialı şekilde Türkiye’nin sıkıntılarının kaynağını bulduklarını ve kurtuluş reçetesini ilan ettiler. Daha önemlisi halkın büyük bir kısmını da buna inandırdılar. Bu gün Ülkeyi bunlar yönetiyor ama birlik havası maalesef gözükmüyor. 

Hastalık belli geri kalmışlık, reçeteside; Dindar gençlik,  Milli Gençlik, Milliyetçi-Ülkücü gençlik ve Sosyal Demokrat ve Devrimci gençliğin yetiştirilmesiydi.  Bu nesiller, Devlet ve Millet hizmetinde olduklarında her şeyin düzeleceği ülkenin güllük-gülistanlık olacağı iddiasında bulundular. Kavgalı-gürültülü de olsa her üç kesimde dediğini yaptı ve haylı gençlik yetiştirildi.

Özellikle Milliyetçi-Ülkücü kesimi 12 Eylül 1980 ihtilali ezdi, Sosyal Demokrat ve Devrimci kesimin üzerinden silindir gibi geçti, aradan 41 yıl geçmesine rağmen hala kendine gelemedi. Ezdiren güç belli ama açıktan kimseler söyleyemiyor.

Dindar ve Milli Gençliğe 12 Eylül 1980 İhtilalinin zulmü olmadı. Kim korudu, kimler kolladı apaçık ortada olmasına rağmen halka gerçekler anlatılmadı. Bu gün Ak Parti iktidarda ve halen devam edebiliyorsa kaynak Milli Gençliktir. 

Milliyetçi-Ülkücü- Toplumcu yani Türk-İslam sentezinin hoca ve liderleri olan dava adamları bu görüşün iktidar olması için, 1965’ten itibaren 20-25 yıl gerektiğini ilan ettiler. 2021 tarihi itibariyle verilen süreyi bir o kadar aştı, ama henüz ufukta bir şey gözükmüyor. Bir kat gecikme hesap hatası mı, amip gibi devamlı bölünmeler mi? Sosyologların incelemesi lazım.

1980’den sonra, Milliyetçi-Ülkücü nesil biraz toparlandı, Alpaslan Türkeş, Muhsin Yazıcıoğlu kavgası çıkartıldı ve bölündü. Azda olsa halen devam ediyor. Yazıcıoğlu’nun bölmesi telafi edilmek üzer iken, Devlet Bahçeli, Meral Akşener kavgası çıkartıldı. Bu sefer tam ortadan karpuz gibi ikiye bölündü.
 
Şu an, Sosyal Demokrat ve Devrimcilerin ÜÇ partisi var. Milliyetçi-Ülkücülerinde ÜÇ partisi var. Biride yolda şimdilik DÖRT ediyor. Hani ne oldu idealler, milliyetçilik, ülkücülük, sosyal demokratlık, devrimcilik, vatan, millet SAKARYA?

Şu an, devlete, siyasi kesime ve iş sahasına Dindar ve Milli Gençlik kökeninden gelenler, yani ‘’DİNDAR NESİL’’ hâkim. 2021 yılı 31 ağustos itibariyle baktığımızda, istisnalar hariç çıkış noktasındaki ve halka anlatılan Hak-Hukuk-Adalet konularıyla, milli gelirin adaletli dağıtımı pek görülmüyor. Dolaysıyla sözde dindar neslin süresi sosyolojik olarak doldu. Tabiat boşluğu sevmez, 

 Milliyetçi- Ülkücü ve Sosyal Demokrat-Devrimci nesillerin büyük kısmı köşelerine çekilmiş gidişatı hayretle seyrediyorlar. Geriye kalanlarda alabildiğine siyaset yapıyorlar. Ama dindar ve milli Gençlik kökenlilerle asla başa çıkamıyorlar, çıkamazlar da. Çünkü bunlar, Devlet’in bütün gücünü kullanıyorlar

Particilik zihniyeti ile yetiştirilen ve yetişen nesiller asla, liyakat ve ehliyet sahibi olamadılar, olamazlarda. Entelektüelliğin yanından bile geçemediler. Akıllarını kullananlar kendi azim ve gayretleriyle,  millet ve ülke için elinden geleni yapıyor. Ama bunları da kilit noktalara getirmiyorlar.

Dindar, ülkücü-milliyetçi ve sosyal demokrat-devrimci olarak yetişenler veya yetiştirilenler, görüşümüze alınmasınlar, şahıslarına ve fikirlerine elbette ciddi anlamda saygımız vardır. Ancak Allah, Evren, İnsan ve Türk-İslam temel ilkelerinin herhangi birinde bile birleşerek, güçlü olunamadığı gerçeğini de görmemezlikten gelemeyiz.   
Bu yetiştirilen nesillerde ciddi eksik vardı halen de devam ediyor. Felsefesiz ve sosyolojiden uzak dindarlık, ülkücülük ve devrimcilik yapılmaya çalışılmasıdır. Felsefenin bir hayat tarzı olduğu ve felsefesiz bilim olamayacağının öğretilmemesidir. Bu nesillerle Türk-İslam Rönesans’ını gerçekleştirme bir yana hayal bile edilemez.

‘’Dindar Nesil’’, ‘’Ülkücü Nesil’’, ‘’Devrimci Nesil’’ ’’tasavvuru önemli ölçüde sekteye uğradı. Milletimizin güçlü olma meselesinde, çıkış ve icraatlarında çeliştiler. Devletimiz de gençlerimizin birbiri ile çatışmalarına ve ciddi yanlışlar yapmalarına müdahale etmeyerek göz yumdu. Halen de devam ediyor. 

Bütün kesimlerde idealist yetişenler den bir kısmı particilik yaparak genel müdür, milletvekili, bakan, konsolos, büyükelçi oldular. Kendilerine ve yakınlarına hizmet etmenin dışında, idealleri için bir şeyler yapma yerine araziye uyarak idealleri unuttular. Çünkü gelir ve güç daha tatlı geldi. 

Ülkede, nerede hata yapıldı ve yapılıyor diye sorulamıyor. Sert ve taraflı siyasi söylemlerle sorun kapatılmaya çalışılıyor. En acısıda halka ve gençliğe suç bulunmaya çalışılmasıdır.

Yöneticiler asla halka ve gençliğe tam doğruları söylemiyorlar. Dolaysıyla halk ve gençlik, kendini yöneten ve yönetmeye talip olanlara şüpheyle bakıyor. Vatan-millet-bayrak ve din-diyanet aşkına halka ve gençliğe iyilik etmeden evvel kafalarını karıştırmayın, İnsanları hasta etmeyin vesselam. 

Önemli olan, gençlere bu milleti ve kültürünü iyi tanıtmak, yanlış inançları ortadan kaldırmak olacağı yerde, tam tersine daha da derinleştiriliyor. Halbuki geçmişte birbirlerine karşı silaha sarılarak, sağın ve solun en parlak beyinleri toprağa verildi. 

Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.

YAZARLAR