Rasim GÜL


BİZİ KİM YÖNETECEK DEĞİL, NASIL YÖNETECEK?

Aksaray haberleri, Salihler şehri gazetesi, Aksaray haber


Karl Popper, (1902-1994 Avusturya-Macaristan) akademik ve sosyal yorumcu. 20. Yüzyılın en etkili bilim filozoflarından biridir. Popper’in felsefi çalışmalarının altında yatan amacın ‘’BİLİM’’ ile ‘’SÖZDE BİLİMİ’’ birbirinden ayırmaktır.

Popper, asıl önemli olan ‘’ Bizi Kim yönetecek sorusu değil, bizi ‘’Nasıl’’ yönetecek sorusudur.’’ Bilim adamı içinde, ‘’Bilgimizin önünde sonunda bir sonu vardır, ama cahilliğimizin asla sonu yoktur’’ diyor.

 Köyde ki azadan, muhtarına, Kasaba, ilçe ve il belediye meclis üyesinden başkanına, illerde il genel meclisi üyelerinden başkanına ve milletvekiline kadar, ‘’ NASIL’’ yöneteceği çok önemlidir. Bunun üzerinde durmak lazım.  

 Durmadığımız için yüz yıllardır Neşet Ertaş’ın ‘’Kendim ettim, kendim buldum’’ türküsünde söylediği gibi, kendimize ettiğimizi, kimse edemez. Halkın yöneticiyi, yöneticinin halkı suçlaması sorunu çözmüyor.  Halkın haklarını korumada cesur ve kararlı, aklını kullanması da çok önemlidir.   

 Manavdan aldığımız domatesin bir tane çürük, bakkaldan aldığımız ekmeğin gramajı eksik çıkınca, kendimizi kandırılmış kabul ediyoruz. Ama vatanımızı, istiklalimizi, çocuklarımızı emanet edeceğimiz kişilere dikkat etmiyoruz. Bu nasıl akıl, nasıl düşünme ve nasıl insanlık?

Yine Popper’e, göre âlimin bilgisinin bir sonu olduğunu, cahilliğin asla sonu olmadığını ifade ederek Türk ve İslam âlemini ne güzel ifade ediyor. Yalnız ciddi anlamda tartışılması gereken, cahil halk mı, yönetici mi? Bize göre YÖNETİCİ.

 Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve tüm aile fertleri ile yanındakilerin öldürülmesi meselesini bu güne taşıyarak canlı tutup kamplara ayrılınması nı sağlayan yöneticiler ve sözde bilimciler değil de halk mı? Asla halk değil.

Bugün ülkemizde, Türk ve İslam Âleminde yaşanan acı olayları nasıl izah edeceğiz? Birinci sırada bilim ile sözde bilimin karıştırılması ve önleyecek idarecilerin olmayışıdır. Çünkü bilim gerçekleri söyler, sözde bilim de yöneticinin keyfine göre söyler. 

Özellikle son zamanlarda, bilim adamı görüntüsüyle ortada gözükenlerin yüzde doksanı, herhangi bir görüşün MİLİTANLIĞINI yapmaktadır. Bu tip soytarılar gerçek bilim adamını sevmeyen particilerin işine geliyor, çünkü istedikleri gibi yönlendiriyorlar. Bu toplum içinde bulunduğu geminin batması halinde kendisinin de batacağını maalesef bildiği halde umursamıyor. Dolaysıyla ‘’Kendim ettim, kendim buldum’’ türküsünü daha çok söyler, durur.

İsmail Hakkı Baltacıoğlu (1886-1078) ‘’İnsanın hiçbir hareketi, hiçbir eylemi yoktur ki, doğrudan doğruya onun KİŞİLİĞİNİN eseri olmasın’’. Görüşü ışığında, her fert kendini, geleceğini ve çocuklarını düşünmek zorundadır.

  Hayrola, Muvaffak Ola, Muzaffer Ola.
 

YAZARLAR