Avrupa Ülkelerinin, Rusya’nın, Amerika’nın, Çin’nin İsrail’in İçten ve dıştan, Osmanlı topraklarında Türklerden daha rahat ve konforlu yaşayan; Ermeni-Rum-Yahudi- Arap ve diğerlerinin, özellikle güç peşinde koşan bir kısım TÜRKÜN içten yıkma çalışmalarıyla Osmanlı İmparatorluğunu yıktılar.
Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan sonra yerine kurulan Türkiye Cumhuriyetinin o günden bu güne, başına gelmedik kalmadı. Ardı arkası kesilmeyen ihtilallerle, ihanetlerle sallandı düşmedi, zorluklarla boğuştu yıkılmadı, dimdik ayakta kalmayı başardı. Bütün gücüyle ‘’TAM BAĞIMSIZ’ ’lığı, ‘’HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ’ ’nü, ‘’GELİR DAĞILIMINDA EŞİTLİĞİ’’ ve ‘’FIRSAT EŞİTLİĞİNİ’ ’ni yakalamak için 100 yıldır uğraşıyor ama henüz beceremedi.
Osmanlı topraklarında, rahat yaşayan azınlıklar sözde devlet bile kurdular ama Amerika, Rusya, Çin, İngiltere ve İsrail’in uşağı olarak yaşamaya mecbur kaldılar ve yaşamaya devam ediyorlar. İran ve Mısır’ın dışında hiç biri tarife uygun DEVLET bile kuramadılar. İran ve Mısır asırlar önce kurulan devletlerdi ama halkları yıllardır mutluluğun yüzünü göremediler. Çünkü hukuk ve eşitlik yok dolaysıyla halkları mutlu mutlu değil. Ufukta olacağı da gözükmüyor.
Osmanlı topraklarında yaşayanlara, idare etmeye çalışan Amerika yüzüne bulaştırdı. Ortadoğu’yu kan gölüne çevirdi. Amerika’nın güdümündeki İngiltere ve İsrail; başta Türki’ye olmak üzere bütün Dünya’nın başına BELA oldular.
Bu belayı ancak TÜRK devletler birliği ortadan kaldırılır. Dolaysıyla Türk ve İslam âlemi hür, bağımsız ve mutlu yaşamaya kavuşur. Bunun içinde hür ve bağımsız yaşama ve Türklük ve İslam bilincinin nesillerde geliştirilmesi şarttır. Öncelikle gençlerin ve bütün halkın parti bağnazlığından kurtarılması, ilim irfana yönlendirilmesi gerekmektedir. Ciddi seviyede, düşünme ve aklı kullanmayla yüksek teknolojiyi icad etmesi, birliğin kurulmasının demir ve çimentosu olacaktır.
Amerika, Çin ve Rusya’nın Dünyayı bölüştüklerini, en büyük payı da Amerika’nın, sonra Rusya’nın daha sonra Çin’nin aldığını ve bunların uyduları olan İngiltere, İsrail gibi ülkelerin de bu çizgide yürüdüklerini. Yazılı tarih var olalı ve özellikle Peygamberin İslamı tebliğinden ve Türklerin İslamı kabul etmesinden bu yana, Türklerin ve Müslümanların bu paylaşımın içinde hiç olmadıkları, isteseler de olamayacaklarını aptallar bile anladı.
Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde Amerika, Rusya ve Çin gibi üç baş belası ülkeye ve yöneticilerine yaklaşan Türk yöneticiler çokça olmuştur. Yani Türklerden de epey HAİN çıkmış halende mevcut. Ama bunların istisnasız tamamı geçici makam ve ekonomik güce sahip olmakla beraber hepsinin sonları hüsranla ve şerefsizlikle bitmiştir.
Türk ve İslam tarihinden çıkaracağımız ders, uyanık, akıllı, çalışkan olmak asla geçici heva ve hevesler için Devlete ve Millete ihanet etmeyerek bu aziz milleti bölmeye çalışmamaktır.
Anketler, gençlerin bilmem şu kadarı yurt dışında şu veya bu ülkede yaşamak istediğini gösteriyor. Bu gençlere sözüm var, sizin gidip yaşayacağınız ülkeler sizi asla adam yerinebile koymaz. Çünkü sizin aslınız-nesliniz ve inancınız belli. Ha para kazanabilirsiniz, biraz daha konforlu yaşaya bilirsiniz. Sonra daha sonra ne olacaksınız? Ben söyleyeyim, ölmeye veya ölünce Türkiye’ye gelirsiniz.
Beğenmiyorum dediğiniz Türkiye sizin öz ülkeniz ve bu ülkenin sahibisiniz, kaçmak yerine sahibi olduğunuz bu ülkeye gerçekten dürüstçe çok çalışıp, gitmek istediğiniz ülke haline getirerek aynı konforlu ve insanca yaşamayı sağlamayı neden düşünmüyorsunuz? Muhacir olmak, aşağılanmak hoşunuza mı gidecek.
Türkiye’de 68-69-70’lerin kuşağı Türkiye’de nelerin olup bittiğini ve ne zorluklar içinde okuduklarını ve yaşadıklarını bilmiyorlar mıydı? Elbette sizlerden çok daha iyi biliyorlardı çünkü yaşıyorlardı. Ama onlar ölüm pahasına bile olsa bu Ülkede kalarak kendilerine üstten bakacak olan ülkelere gitmek yerine mücadele ederek, kendi ülkelerindeki yanlışları düzeltmek için samimiyetle çalıştılar. Başta siyasi çıkar peşinde olanlarla, Amerika, Rusya ve Çin’in uşaklığını ve ajanlığını yapanların ihaneti başarının hızını keserek sonuç almalarını engelledi.
Diyoruz ki önce Devlet ve Milletimizin tarihi ve ebedi düşmanlarını bilelim. Makam ve ekonomik çıkar peşinde olanların arkasında olmayalım, bu güruhun başarmasına engel olalım. Dolaysıyla bu güzel Ülkemizde hür ve mutlu yaşayalım.
Dev ekonomiye ve istihbarat ağına sahip olan Amerika, sömürgeciliği gayet iyi beceren İngiltere ve bunların kılavuzluğunu yapan İsrail daha doğrusu Yahudi Diasporasının bu gün için yapamayacağı hiçbir şey yok gibi görünse de, Türkün dilediğinde neler başardığının en dürüst şahidi TARİHTİR.
Devrim için Çin’e, Rusya’ya ve Küba’ya; İktidar, koltuk ve para için Amerika’ya, İngiltere’ye ve İsrail’e veya herhangi bir ülkeye ihtiyaç duyanlar devrim yapamaz, ülkeyi yönetemez. İslam, mezhep, tarikat, cemaat ve benzeri içinde herhangi bir ülkeye, holdinge, sermaye adamına yanaşan gerçek Müslüman olamaz. Daha önemlisi bizim ülkemizi yönetemez ve yönetmemelidir.
Tarihte, Türkü ve Türklüğü küçük düşürmek için uğraşanlar nasıl kendileri küçük düşmüşse, yine aynı olacağından hiç şüphem yoktur. Bu günkü bulanık havayı bu millet yok edip yoluna devam edecektir.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.
