Serdar Adem İşler


Ayasofya Meselesi Kapanmıştır/ Diyalektik Bakış

Aksaray haberleri, Salihler şehri gazetesi, Aksaray haber


Bin beş yüz yıllık Ayasofya Danıştay kararıyla Kültür Bakanlığından alınarak Diyanete devredildi. Yani camiye dönüştürüldü. Tahmin edeceğiniz gibi hemen akabinde gerekli gereksiz tartışmalar başladı. Ne ülkemizde ne de dünyanın herhangi bir coğrafyasında alınan kararın tartışılacak tarafı yok. Sonuçta Türkiye Cumhuriyeti egemen bir devlet, üstelik Ayasofya bağımsız yargı marifetiyle fetih döneminde olduğu gibi camiye çevrilmiştir.

 İstenmese de dünya kamuoyunda tartışılacaktır elbette. Günde otuz bin insanın açlıktan öldüğü dünyamızda eli boş İnsanlar kendilerine iş arıyor. Dünya üzerinde inşa edildikten sonra bulunduğu coğrafyanın el değiştirmesi sonucu bir başka inanca hizmet etmek için değişikliğe uğrayan tek yapı Ayasofya değil. Bu noktada özellikle Avrupa’nın söyleyebileceği tek bir kelime olamaz. Avrupa tarafında ağzı olan konuşsa bile kimsenin itibar edeceğini sanmıyorum. Tarihi soykırım ve zulüm ile yazılan Avrupa öncelikle Endülüs’ün yıkılmasından sonra ele geçirdikleri camilere nasıl muamele ettiğini sorgulasın. Sonra bizim kararımıza karışma cüreti göstersin. Sonuç itibariyle tarihi soykırımlarla dolu olan Avrupa’nın sadece Ayasofya değil hiçbir karar ve uygulamamıza karışmaya hakkı yoktur.

                Suriyeli göçmen meselesinde Avrupa’nın nasıl ikili oynadığını gördük. Halen de bu ikilik Avrupa tarafında görülmeye devam etmekte. Yine Avrupa Birliği’ne başvuru sürecimizde yaklaşık elli yıldan beri Türkiye’yi sürekli dışlayan Avrupa’nın kasıtlı ve taraflı tutumunu bilmeyen yok. Hal böyleyken Ayasofya meselesi noktasında Avrupa’nın yaptığı ve yapacağı hiçbir eleştirinin hukuki ve mantıki bir temel ve dayanağı olamaz.

                İsrail’den bahsetmeye gerek bile görmüyorum. Zaten yorum yapacaklarını da sanmıyorum. Amerika’ya gelince Kudüs’ü İsrail’e devreden Amerika’nın Ayasofya’nın Türkiye’ye devri anlamını taşıyan camiye çevrilme kararına karşı gelebileceğine ihtimal veremiyorum. Bütün mesaisini dünyayı karıştırma ve yarattığı kaostan yararlanarak sömürmeye adayan Amerika Birleşik Şirketleri’nin de Ayasofya meselesinde alacağı hiçbir karara, vereceği hiçbir tepkiye itibar edilmesi düşünülemez.  Coronayla sınavında sınıfta kalan Amerika, mesaisini Ayasofya’ya harcamak yerine ülkesinin sağlık alt yapısını güçlendirmeye harcasa çok daha hayırlı bir adım atmış olur.

                Gelelim Ayasofya meselesinin içerideki yansımalarına. Olayı gereksiz siyasi mülahazalara kurban etmemek gerektiği kanaatindeyim. Başta da dediğim gibi Türkiye Cumhuriyeti egemen bir devlettir ve yargı bağımsızdır. Sonuçta halkın isteği de bu yöndedir. Geriye bir sorun kalmıyor demektir.

                Zamanında Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi meselesi de gereksiz polemiklere malzeme yapılmamalı. Alınan bütün siyasi kararlar zamanlarına göre değerlendirilmemelidir. Evet bugün için camiye çevrilmesi nasıl elzemse zamanında müzeye çevrilmesinde de birtakım zorunluluklar hasıl olmuş olabilir. Milli eğitim sistemini tavizsiz bir şekilde millileştiren Türkiye’nin Ayasofya’yı unutmuş olması mümkün değil.    

                Bu arada haberlerde Yunanistan’da bazı çatlak seslerin karara karşı olarak Selanik’teki Atatürk müzesinin Pontus Rum müzesine çevrilmesini teklif ettiklerini işittim. Olay kızışıyor yani. Türkiye’nin gücünün farkında değil zavallı komşumuz. Öyle bir şey olursa İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi’ni Atina’ya göndeririz. Bizde hamle tükenmez.

                Neyse lafı fazla uzatmayalım.

                Hayırlı olsun.

YAZARLAR