Şahin KAPLAN


ASKER LİBYA´YA NEDEN GİDECEK

Aksaray salihler şehri Haberleri / Aksaray salihler şehri gazetesi


Sömürgecilik, kendini gelişmiş zanneden ülkelerin üzerlerine giydikleri süslü kıyafetlerin altına sakladıkları en eski politikalarıdır. Adı her ülkede ve dönemde farklı olabilse de maksat, her zaman az gelişmiş ülkelerin, zenginliklerini yağmalamak olmuştur. Bu arada dillerini ve dinlerini de oralara benimsetmeye çalışmışlardır. Bu konudaki maharetleri de inkâr edilemeyecek derecede yüksektir.

Bahtları tenlerinden daha kara olan insanların kıtası Afrika da bu yağmadan nasibini almış ve almaya da devam etmektedir. Mısır dâhil kuzeyi Osmanlı egemenliğine de girmiş olan bu topraklar, bir türlü Avrupalı yağmacıların oyun alanı olmaktan kurtulamamıştır.

Akdeniz´e kıyısı olan, konumuz Libya´nın en önemli gelir kaynağı petrol ve doğalgazdır. Ülkenin çok büyük bir kısmı da çöldür. Nüfus çoğunlukla denize yakın bölgelerde yoğunlaşmıştır.80 li yıllarda Çad ile arasında kalan sorunlu bölge sebebiyle çatışmış ve Kaddafi mağlup olmuştur.

Baktık ki bu savaşta Libya askerlerinin başında, şuan merkezi hükümete muhalif olan Halife Hafter varmış. Çad´ın Toyota kullanan askerlerine karşı Kaddafi´nin tankları galip gelememiştir. Hafter bir bakıma yenilgiden sorumlu tutulmuş ve Kaddafi tarafından görmezden gelinerek Çad askerlerine esir olarak kaderine terk edilmiştir. Kaddafi ile olan yakınlığı da bu noktadan sonra husumete dönüşmüş olsa gerek. Hafter´in Kaddafi tarafından kaderine terk edilmesiyle devreye CIA girmiş ve onun yaklaşık 20 yıl sürecek Amerika misafirliği başlamıştır. Ülkesi Libya´ya dönüşü 2011 yılında Kaddafi´nin devrildiği döneme tesadüf etmiş. Açık kaynak bilgilerine göre aynı zamanda Amerikan vatandaşı olmuş.

ABD, aslında yeni diktatör adayını 20 yıl misafir etmekle Libya içinde gelecekte söz sahibi olmayı planlamış, en azından elinde Kaddafi´ye karşı iyi bilenmiş bir bıçak tutmayı düşünmüş olmalı. Bu kapsamda Hafter´in yaptığı işlerin ABD bilgisi dışında yürüdüğüne inanmıyorum. Kim kimi 20 yıl karşılıksız misafir eder?

Eski albay Hafter Tobruk merkezli temsilciler meclisi tarafından Orgeneral rütbesi verilerek  "Libya Ulusal Ordusu" isimli silahlı grubun başına "Başkomutan" olarak atanmış. Generalliği buradan kaynaklanıyor. Aslında ABD, hem Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Trablus Hükümetinin başındaki Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Fayiz el Serrac´ı hem de  Hafter´i kendi çizgisinde tutmak üzere hamleler yapıyor. Taraflardan kim kazanırsa kazansın, kazanan kendisi olmak istiyor.

2015 yılında taraflar arasında sağlanan anlaşma Hafter´in kuvvetlenmesiyle çok kısa sürmüştür. Bölgede etkili olmak isteyen ülkeler, duruma göre Hafter´e de destek vermektedir. Suriye´de PYD/PKK nin  kıymetli görülüp muhatap alınmasıyla Hafter´in de kıymetli olmasının altında aynı gerekçeler yatmaktadır. Nihai hedef kazanan kim olursa olsun, kazanan tarafında masada bulunmak.

Libya´nın BM tarafından tanınan yönetiminin başbakanı dışarıdan siyasi destek görmesine rağmen yeterince askeri destek görmemektedir. Aslında Libya içinde oyunlar oynayanların amacı ülkede muktedir  bir yönetim oluşmasını engelleyerek yeni oluşumun kendi güdümlerinde olmasını sağlamaktır.

Anlaşılan bizim politikamızın diğerlerinden farkı, yatırımı tek taraflı yapmamız. Şimdilik Hafter´in saldırılarına karşı Serrac´ı koruyacak şekilde konumlandık. Zaman içerisinde Hafter ile de görüşülmesi kuvvetle muhtemeldir. İşler planlandığı şekilde seyrederse; Askeri yönden verilecek destek Libya içinde tarafları dengeleyecek, bizi de bölgede söz sahibi yapacaktır. Zaten Akdeniz´deki oyunu bozmak için fazla bir alternatifimiz de kalmamıştı.

Özetle Libya´ya gidecek asker kimsenin kara kaşı, kara gözü için gitmeyecektir. Kendi devletimizin, milletimizin menfaatleri kapsamında düşünmek gerekir. Gidecek askerin de farklı kuvvet unsurlarından oluşacağını ve kısa sürede intikal edeceğini düşünüyorum.

Bu iş asker göndermeden olmaz mı?

 Varsa para verip göndereceğiniz paralı, toplama askeriniz olabilir tabi. Artık dünya bu modeli uyguluyor. Bakınız Suriye manzarasına; hep vekillerin savaştığını göreceksiniz. Oyunu en açık oynayan yine Türkiye Cumhuriyeti. İnce siyaseti bir türlü beceremedik gitti. Tekraren vurgulamak gerekirse Meclise gelecek, askerin Libya´ya gönderilme tezkeresi mantıklı bir kararın neticesidir. Şahsen kararı desteklemekle beraber aklıma da bir soru geliyor.

Yunan, 2003 yılından itibaren Rumların üzerinden Akdeniz´de münhasır Ekonomik Bölge Anlaşmaları yapmaya başladığında acaba biz ne yapıyorduk bu memlekette?

YAZARLAR