Mustafa Fırat Gül


Aksaray’ın iki gözü

Aksaray haberleri, Salihler şehri gazetesi, Aksaray haber


1926 tarihli Osmanlıca bir yazıyı günümüz Türkçesine aktarmıştım. Yani diliçi çeviri yapmıştım. Azm-i Millî T.A.Ş.’nin önemini anlatan yazıdan öğrenilecek çok şey var kanaatimce.

“İnsanlar ne garip ilhamların müzahir tecellisidir. Çok defalar akşamüstleri Aksaray’a girdikçe arkasındaki tepeciklerle, evlerini göstermeyecek kadar bol olan kavaklarıyla ortasından geçen ovaya muhtelif arklara ayrılan Ulu Irmak’ıyla kasabanın uzaktan bir gösterişi vardır ki; bu görünüşe her vakit hayran olur kalırdım.

Bilmem vatanımın ücra kalmış bir kısmının asırlar terakkisinden mahrum olduğundan mıdır nedir? Alakalı bir şefkat ve muhabbetle öteden beri Aksaray’ın bu düşünceli halini tekmil yüzüne ince ince örmeli saçları dağılmış, yastığına yaslanmış beyaz sırmalı kuşağından öne doğru serpilen saçaklarını uzun emellerle seyre dalmış ağır başlı dilber bir köylü kızına benzetir ve arzularını tetkik için hiç olmazsa mutlaka şairane olacağını te’hil ettiğim gözlerinin olsun görünmediğine telhifler eder dururdum.

Geçenlerde yine böyle bir akşamüzeri kasabaya girerken uzaktan iki parlak gözlerle bana iki senedir telhiflerini çektiğin gözlerimi işte sana gösteriyorum. Arzularının bir kısmı hâsıl oldu. Gel istediğin gibi halimi, istikbalimi tetkik ile dediği var.

Artık bendeki sevince hudut yok idi. Bila ihtiyar arkadaşlarıma görüyor musunuz? Aksaray’ın iki gözü demiş bulundum.

Azm-i Millî Şirketi’nin hakikaten halkın azmiyle yaptırdığı 23 küsur metre irtifaındaki muhteşem dakik fabrikasının iki tarafa çatısına astığı 500 mumluk elektrik lambaları binlerce metre uzaktan tesirinde kaldığım dilber köylü kızının iki parlak gözlerini refah ve canla terakkisini isteten nazarlara cazibeli surette gösteriyordu. O vakit kalbimce daha katı olarak dedim ki: herhangi hayal çalışanlar için hakikat olmaktan hiç de uzak kalmayacaktır.

Artık bu dilber kız asri tevellüdünü yapıyor. Keşke şu ince örmeli saçlarını tarayıp da bir örük yapsa arkasındaki lale bağları civarına atsa, o vakit bütün gül çehresiyle mütehassirlerine arz-ı endam eylese. Şüphesiz ki; bu halde hakikat olmaktan uzak kalmayacaktır.

Allah’a çok şükür feyz-i cumhuriyet her türlü emelleri, hayalleri hakikate çeviriyor. Terakki ve saadete susamış halkı tatmin olmuyor. Kim inanırdı ki, zaman zaman kader hücumlarıyla haneleri harap eden ve her türlü şenlikleri viraneye çeviren amansız tanınmış Ulu Irmak bu kadar itaate alısın da memlekete nurlu saadetler saçsın.

Bu hakikati işte bugün görmekle bahtiyarız. Aksaraylıları samimi kalbimizle tebrik ederken bu işte hayli zahmet çeken ve himmetler saçan Azm-i Millî Şirketi heyeti idaresi reisi mebus muhtarımız Vehbi Bey Efendi’ye sayısız ve nihayetsiz teşekkürler ederiz. Aynı zamanda yine fevkalede hizmetleri mesbuk azayı muhteremeden ilim ve irfanıyla terakki ve tecdid perverliğiyle bir misli daha bulunmayan müftümüz faziletli İbrahim Efendi’ye, namus ve ciddiyetle maruf Osman Bey-zade Tahir Efendi’ye, halim ve nezaketiyle tanınan Halit Efendi’ye, letaif ve faaliyetiyle meşhur Nesari-zade Rıza Bey’e, zeka ve hulul muslihanesiyle  temayüz etmiş Ali Buçuk-zade Kuddusi Bey’e, ciddiyet ve istikametle meşhur Abbas-zade Mehmet Ağa’ya vazife-i teşekkürlerimizi öder, her hususta saadetlerini, muvaffakiyetlerini dileriz.

Kadir bilen halk arasında kadri bilinenler çoğalır. Bu zevat-ı muhtereme iki seneyi mütecaviz bir zamandır geceli-gündüzlü bu uğurda çok çalıştılar, çok yoruldular. Nimet, külfet mukabilidir. Emin olsunlar ki; gün geçtikçe müesseseler hüsni idare ile teraki ettikçe kendilerinin isimleri daha ziyade hürmetle anılacak ve ebedi hayata mazhar olacaklardır.  Eser evlattan çok iyidir. Evladın talim ve terbiyesine ne kadar çalışırsan çalış bahusus bizde aile teşkilatı matlup derecede tanzim edilmemiş olduğundan ihtiyarın fevkinde bir maniaya tesadüf istidat ve zekaya talik ettiğinden intizar etmediğin halde bakarsın ki, bir şer’al halef çıktı.

Fakat asar böyle değildir. O daha ziyade maddidir. Daha kolaylıkla arzuya emr-i kumandaya tabiyyet edebilir. Mevcudiyeti daha çok kalır.

            Selçukluların evladı ve insandan bir şey kalmadı. Fakat eserleri hala duruyor, hala hayr ile anılıyorlar. Osmanlılar daha dün gitti, hayırlı bir eser bırakmadılar. Derbeder çocukları ahlaksızlığına, sefalete bir misal oldular. Ne çabuk unutuldular.

Aksaray Azm-i Millî Şirketi’nin bu müesseselerine öyle temas edip geçmeniz pek salâhiyettar bir fen memurundan aldığım izahata göre elde edilen kudret elektriğimiz günden güne artıp eksilmeyen bol bir hazinedir”.

YAZARLAR