‘’Oku Adam Ol’’ sözü ortadan kalktı. Sözün yerini, kim ne yaparsa yapsın sakın karışma, taraf olma herkesi idare et kazancını ne kadar artıracağına bak. Paran ve makamın varsa herkes seni adam yerine kor, devlet ve toplumda sana üst düzey muamele yapılır. Bu düşünce ve uygulama nereye gider? Materyalizmden başka hiçbir yere gitmez.
Okuyarak adam olmak sözü ortadan halktığı için insanlara yol gösterende kalmadı. Herkes ağzına geleni söylüyor. Halk bilime ve bilene itibar etmiyor, şarlatanların ve demagogların lafını dinliyor. Çoğunlukla bunlara inandığı için her şeyi bildiğini sanıyor! Durum ne olursa olsun okuyarak, adamlığı kazanan değerinden bir şey kaybetmedi. ‘’Altın yere düşmekle pul olmaz’’ sözü ne kadar geçerliyse adamlıkta o kadar geçerli ve kalıcıdır.
Okuyarak adam olanlar, geri kalmış ve az gelişmiş ülkelerde yer buluyor mu? Herhangi bir etkinliğe, müzakerelere, tartışmalara katılabiliyor mu? Pek bulamıyor, yurtdışına gitmeye çalışıyor. Acı gerçek okuyarak gerçek adamlığı yakalamış olanlar hayatları boyunca yalnız kalıyorlar. Binlerin, on binlerin içinde 3-5 kişi bulursa mutlu oluyor.
İnsan unutan ve yeni bir şeyler öğrenen, yeniliklere daima açık olan bir varlıktır. Burada önemli olan kendi özünü yani nereden geldiğini ve nereye gittiğini ve kim olduğunu unutmasıdır. Türk Halkı ciddi anlamda özünü ve kimliğini unutmuş gözüküyor. Dolaysıyla okuyan da, okumayan da, adam olan da olmayan da karıştı. Yaşantısında nerede ocağını ve nasıl duracağını tespit edemez, hale düştü.
Bütün insanlar doğduğunda tertemiz ve çevresiyle bütünleşmiş haldedir. Zamanla bir olduğu çevrenin içinden kendini çıkarır ‘’BEN’’ demeye başlar. O zamandan itibaren toplumla bağları koparır, şayet benlikten kurtulamazsa ömür boyuda devam eder. Benlik bataklık gibi onu içine çeker ve yer bitirir.
Kalkınmış toplumlar aklının peşinde giden, düşünen ve icad eden ve daima birlikten, ortak akıldan yana olan toplumlardır. Az gelişmiş ve geri kalmış toplumlarda hislerinin ve benliğinin peşinden iden toplumdur. Bugün yeryüzünde 300 milyon kadar Türk ve 2 milyara yakın Müslüman toplumu darmadağınıktır. Her türlü zenginliğe sahip olmalarına rağmen, teknikte, icatta ve düşüncede, Amerika, Avrupa, Çine ve Rusya’ya muhtaçtır.
Zamanımızda, akıl, vicdan, gönül, merhamet, ölçü, tartı, ikram, izzet, adalet, itidal, sorumluluk, uhulet, suhulet ar ve utanma pek işe yaramaz hale gelmiş. Dolaysıyla toplumun çivileri çıkmış vaziyette. Freni zayıflamış araba gibi gidiyor, neye çarpacağını kimse bilmiyor.
Her insan, aklına geleni, gelmeyeni her şeyi konuşuyor. Her şeyi biliyor, adı geçen her insan hakkında kararlar veriyor, iftira ve hakaretleri rahatça yapabiliyor, kimsede dur bakalım demiyor. Devamlı konuşuyor, kimselere söz hakkı tanımıyor. Durmadan boş sözler söylüyor ve bundan da keyif alıyor. Bu tiplerle muhatap olanlara Tanrı bol sabır versin.
M.Ö. 5. Yüzyılda yaşamış, Platon Pausanias, ‘’ İnsan birine kendini kul köle ederken onunla daha üstün bir bilgiye, daha üstün bir erdeme ulaşacağına inanıyorsa eğer, bunda hiçbir küçülme yoktur. Gönüllü köleliğin de biricik utanılmayacak şekli erdem uğruna köleliktir’’ diyor. Yaklaşık 7.000 yıl önce söylenmiş bu sözler halen geçerliliğini koruyor, insanlar bilgi ve erdem için değil küçük çıkarlar için kölelik yapabiliyorsa durum, sözün bittiği yerdedir.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.