Kader, insanı gurur ve kibirden kurtarır.

Aksaraylı eski köşe yazarı ve gazetecilerinden Fikret çalışkan kibirli olunmaması gerektiğini  belirterek , insanların mutluluğu yakalaması gerektiğini belirtti ve şöyle devam etti.

Beklentiler acziyet midir?
İnsan nasıl mutlu olur?

Kendi fikirlerini dahi savunmaktan aciz insanlar görünce o kişilere karşı bütün inancımı yitiriyorum. Sırf toplumdaki konumunu kaybetmemek için aslında bambaşka düşündüğü konularda mezar taşı kadar suskun kalan insanlarla çevriliyiz...

"insan insanın imtihanıdır"
Ve öyle anlar oluyor ki insan çevresine ördüğü duvarların altında ezilip kalıyor,
Kendisine gurbet gidiyor en çok da...

"İnsan insana hem yara, hem de derin kuytularda bıçaksız ahvâdır"

İnsanların en âcizi, insanları hor görüp tepeden bakanıdır; ondan daha âciziyse kardeş dediğine ihanet edendir.

Beklentisi olmayan insanlar kısmen mutludur! çünkü onları acziyete düşürecek bir beklentileri ve o beklentisine çare olacağını düşündüğü dostları yoktur...!

Ve Onlar her şeyi rahman ve rahim olan Allah'tan isterler, Allah'tan beklerler.

Bir de kader vardır!
hani şu imanın şartlarından biri olan Kader, Hani şu Gayrete aşık olan Kader !

"Ve kulle insânin elzemnâhu tâirahû fî unukıhî..." (İsrâ 13)
Anlamı; "Her insanın amelini boynuna yükledik..."

"Kadere îman eden, kederden emîn olur"

Kadere îman, insan rûhunu dünya kadar ağır yüklerden de kurtarır.

İnsan Maksadları ve arzuları, ideal ve hedefleri sonsuzdur.
Kudret, irâde ve hürriyeti ise, sınırlı ve mahduddur.
Arzu ve maksadlarının, düşünce ve fikirlerinin bâzan binde birini bile gerçekleştirmeye gücü yetmez.

Bu durumda insanın gerçekleşmeyen arzu, ideal ve düşünceleri, onu mânen baskı altında tutar, ruhunu ezer, kalb ve vicdanını sızlatır.
Ümidsizliğe düşürür.

İşte kadere îman, bu durumdaki bir insanın en büyük teselli kaynağı, şevk ve gayret menbaı, ümid ışığı, üzerindeki ağırlıkları yükleyebileceği metin bir istinad noktasıdır.

Kader, insanı gurur ve kibirden kurtarır.
Nefsin ve benliğin insanı havalandırarak yoldan çıkarmasına, bir nevi fir`avunlaştırmasına mâni olur.

Allah'ın kendisine lütfettiği nimetlerle, servetlerle, kabiliyetlerle övünmez, gururlanmaz. Her hayrı ondan bilir, huzur bulur!..

Fikret Çalışkan
Iletişim ve Uluslararası ilişkiler Uzmanı