Bilindiği gibi Hz. Muhammed doğmadan önce bazı rahipler onun doğacağını müjdelemiştir. Benzer şekilde, Hz. Ali'nin doğacağını da bazı rahipler müjdelemiştir. Cabir b. Abdullah der ki: Allah'ın Resulü'ne Ali b. Ebî Tâlib'in nasıl doğduğunu sordum. Bana şu cevabı verdi: Bana bu soruyu sormakla, dünyaya gelenlerin en hayırlısını ve Hz. İsa'ya en çok benzeyenini sor-muş oldun. Yüce Allah, Ali'yi benim nurumdan yarattı, beni de kendi nurundan. Her ikimizin nuru aynı nurdandır. Yüce Allah daha sonra ikimizin nurunu Hz. Âdem'in soyundan temiz belle-re ve temiz karınlara aktardı. Ben nereye aktarıldıysam Ali de hep benimleydi. Sonunda ben en temiz karına, Âmine'nin karnına yerleştim. Ali de en temiz karına, Fâtıma bt. Esad'ın karnına yerleşti. Zamanımızda adı Mubrim b. Duayb b. Şakbân olan bir zahit vardı. Allah'a 270 yıl ibadet etmiş, O'ndan hiçbir şey dilememişti. Ebû Tâlib'i görünce ayağa kalktı, onu başından öptü ve yanına oturttu. Ona kim olduğunu sordu. Onun Ku-reyş'ten olduğunu öğrenince ona hangi koldan olduğunu sordu. Ondan ?Hâşimoğulları? cevabını alınca birden ayağa kalktı, Ebû Tâlib'i tekrar başından öperek ona şöyle dedi: ?Yücelerin yücesi Allah bana bir ilham verdi. Ebû Tâlib sordu: Nasıl bir ilham Mubrim dedi ki: Senin sulbünden doğacak bir çocuk! O, yüce Allah'ın dostudur. Ali'nin doğduğu gece yeryüzü aydınlandı. Ebû Tâlib insanlara şöyle seslendi: Ey insanlar!
Kâbe'de Allah'ın dostu dünyaya geldi.