İnsanların çoğu, Hz. Ali´nin doğumunun herhangi bir insanın doğumu gibi sıradan bir olay olduğunu zanneder. Oysa durum hiç de öyle değildir. Hz. Ali, tüm Müslümanların kıblesi olan Kâbe´nin içinde dünyaya gelmiştir. Bu, Hz. Ali´nin en büyük ayrıcalıklarından biridir. Ne ondan önce ne de ondan sonra hiç kimse onunla bu ayrıcalığı paylaşmamıştır. Çünkü o, Allah´ın evinde doğan tek kişidir. Bu mucizevî doğum, yüce Allah´ın tüm peygamberler ve diğer insanlar arasından özel olarak Hz. Ali´ye bahşettiği bir keramettir.
Eş-Şeblencî der ki: Hz. Ali Mekke´de Kâbe´nin içinde doğdu. Doğum günü hicretten 23 yıl önce, Receb ayının 13´ünde bir Cuma gününe (29 Temmuz 599) rastlar. Kendisinden önce ya da sonra hiç kimse Kâbe´nin içinde doğmamıştır.
Ebû Tâlib insanlara şöyle seslendi: ?Ey insanlar!Kâbe´de Allah´ın dostu dünyaya geldi.
Bu durum karşısında şaşırıyorsak, bu, müminlerin aramakla yükümlü olduğu gerçeğin farkında olmadığımızı gösterir. Bu gerçeği fark ettiğimizde, Peygamber´imizin Hz. Ali için söylediği şu sözleri daha iyi anlayacağız: ? Onu sevmek beni sevmek-tir, ona düşmanlık bana düşmanlıktır. Ona eziyet bana eziyettir, ona karşı savaş bana karşı savaştır, onunla barış benimle barıştır, ona itaat bana itaattir.? Bu sayede, Hz. Ali´yi diğerleriyle kıyaslamanın ne kadar büyük bir hata ve kör bir cehalet olduğunu göreceğiz. Çünkü Hz. Ali, Allah´ın nurlarından bir nurdur. Onu başkalarıyla kıyaslayan, Allah´ın yücelttiğini alçaltmış ve alçalttığını yüceltmiş olur.Hz. Muhammed ve Hz. Ali aynı nurdandır.
Aksaray Haber,Salihler şehri gazetesi,Aksaray Haberleri