AKSARAYLI DERSHANE SAHİBİ VE YAZARIMIZ YAHYA KARACADAN ÖNEMLİ SINAV MOTİVASYONU AÇIKLAMASI
GENÇLER BAŞARIYI İSTİYOR MUSUNUZ?
Kaybedeceğinizi düşünüyorsanız çoktan bilin ki zaten kaybetmişsinizdir. Başarı, ancak onu istediğiniz takdirde gelecektir. Hayatın içine girmeye başladığınız zaman, hayatla mücadele etmeye başladığınız zaman, kendi küçük hayatınızdan, dünyanızdan dışarıya çıkıp olaylara baktığınız zaman göreceksiniz ki, başarı ancak istendiği takdirde geliyor.
Her şey insanın kafasında bitiyor. Her şey… Başarı, başarısızlık, mutluluk, mutsuzluk, galip gelme, mağlup gelme… Bireysel sporla ilgilenen arkadaşlarım daha yakından bilirler. Maça çıkmadan önce maçı ya kazanırsınız, ya kaybedersiniz. Maç soyunma odasında kazanılır veya kaybedilir. Sınav; sınav tarihinde, sınav salonunda, sınav gününde değil daha öncesinden ya kazanılır ya kaybedilir. Eğer kazanamayacağınızı düşünürseniz, kazanamazsınız. Futbol takımında oynuyorsanız, okullar arası futbol maçı diyelim. Daha maça çıkmadan, soyunma odasında, falanca okulda falanca futbolcu var. “Mümkün değil ağabey onlar çok güçlü. Müthiş kadroları var. Bizim onları yenmemiz mümkün değil. Fark yemesek iyi.” gibi bir düşünceniz varsa bilin ki siz kafada zaten yenilmişsinizdir çıkmanıza gerek yok. Kesin mağlup olacaksınız.
Onun için her şey önce beyinde kazanılıyor. Galibiyette, başarı da, mutluluk da, hedeflere ulaşmada. Unutmayın bütün büyük başarılar da bir zamanlar hayaldi. Önce kafada başarılmıştı. Önce kafatasının içinde onu hayal etmişti. Başardığını, her anını, her saniyesini, başarıya gidecek olan her adımı tek tek görebilmişti. Görenler zaten başarıyı yakalıyor. Onu göremeyenlerin başarılı olma şansları yok sevgili dostlarım. Görebiliyor musunuz? Kafanızda tasarlayabiliyor musunuz? O kazanmayı hayal ettiğiniz okulları, sizi o okula götürecek, o okulun bahçesinden içeriye alacak, o okula kayıt yapmanızı sağlayacak adımları, her adımı görebiliyor, hayal edebiliyorsanız, gecenin saat on ikisinde yatağa yatarak uyumaya çalıştığınız zaman daha uyuyamazken, hayallerinizin onunla hemhal olduğunu görebiliyor musunuz? Sizi gece yatağa sokmuyor, uykuyu gözünüze sokmuyor, sabah daha güneş doğmadan sizi yataktan fırlatıyor mu hayalleriniz, idealleriniz?
Bilin ki o zaman o hayaller ve idealler gerçektir. Kafanızda o hayali gerçekleştirdiğinize inanmışsınızdır ve o hayalin sadece önümüzdeki günlerde, yıllarda gerçek olduğunu göreceksiniz. Gerçekleşmiş halini göreceksiniz. Ve o gerçekleştiği gün şunu söyleyeceksiniz. Ben bu filmi daha önce izlemiştim. Sanki ben bunu yaşadım. Evet, yaşadınız. Çünkü siz onu milyonlarca defa beyninizde, kalbinizde, yüreğinizde geçirdiniz.
Düşündüğünüz her şey gerçektir. Psikoterapiğin ilkesidir. Düşünülen her şey gerçek olur. Her şey… İyi düşünürseniz de, kötü düşünürseniz de, kazanamayacağınızı düşünürseniz de gerçek olur. Bunu nereden biliyorsunuz. Bakın bu bizim inancımızda da var. Allahu Teâlâ bir kutsi hadisinde diyor ki; “Ben kulumun zannı üzereyim.” Kul neyi düşünüyor, neyi istiyor ve neyi arzuluyorsa o olacak. Neyi düşünür, neyi hayal eder, neyi beyninizden geçirirseniz bilin ki onların hepsi ama hepsi gerçek olacaktır. Onun için lütfen her şeyin beyinde başlayıp beyinde bittiğini göz ardı etmeyin.
Yükselmek için yüksek düşünmelisiniz. Yükselmek mi istiyorsunuz, mevcut durumunuzdan memnun değil misiniz? Daha ileriye mi gitmek istiyorsunuz? O zaman yükselmek için yüksek düşünün. Kafanızdaki o zerre kadar küçük, basit düşüncelerle nasıl başarıyı yakalayabilirsiniz? Basit bir düşünceyle, küçük hayallerle, küçük ideallerle, nasıl başarıyı yakalamayı bekleyebilirsiniz ki? Onun için lütfen yüksek düşünün, yükseklere ulaşırsınız. Bir ödülü kazanmadan önce kendinizden emin olmalısınız. Bir nevi bir mücadeledir. Kazananlar her zaman en güçlü ya da en hızlı olanlar değil er ya da geç kazanan kişi kazanacağını önceden düşünebilen kişidir. Bakın konuşmalarımızın hepsine baktığımız zaman hep aynı noktaya geliyoruz. Önceden kazandığını düşünmek. Başarı yakalayanlara bir bakıyorsunuz, Galatasaray UEFA kupasını aldığında bütün futbolcular ne diyordu. “Biz daha önceden bu maç oynanmadan, şampiyonluk maçı, final maçı oynanmadan defalarca rüyamızda bu kupayı kaldırmıştık.” Bakıyorsunuz bir iş adamı çok başarılı olmuş. Röportajda; “Ben defalarca rüyalarımda, hayallerimde bunu başardığımı görüyordum.” Diyor. Bunu demeden bunu hayal etmeden maalesef olmuyor.
İstediğiniz, hayal ettiğiniz ve arzuladığınız zaman bilin ki hiçbir şeyin sizden kurtulma şansı yoktur. Başarılar, hayaller ve idealler sizi, duyarlı gençleri bekliyor. Bunlara lütfen duyarlı kalalım. Duyarlı olduğunuz zaman göreceksiniz ki gerçekten yapamayacağınız, başaramayacağınız hiçbir şey yok.
Aslında hayatınızda her zaman size doping etkisini yapacak o kadar çok unsur var ki; bir karıncaya bakarsınız, o karıncanın küçük cılız vücuduna rağmen hayatla nasıl mücadele ettiğini görürsünüz. Bir kelebeğin o muhteşem Yaratıcının yarattığı insan olarak bizim bile korktuğumuz bu hayatta doğayla, olaylarla, insanlarla, hayatla nasıl mücadele ettiğini, nasıl pes etmediğini görürsünüz. Bu size bir doping etkisi yapar. Dönersiniz hayatınıza sizde asla vazgeçmezsiniz devam edersiniz. Etrafınıza dikkatli baktığınız zaman gerçekten size doping etkisi olacak sizi başarıya doğru götürecek başarılı olmak için motive edecek çok unsur var. Diyorum ki, dışarıda motive beklemeyin. Motive sizin içinizde, yüreğinizde, kalbinizde. İçten motivasyon unsurlarını bulun yoksa birileri sizi motive ettiği zaman harika. Etmediği zaman Aman Allah’ım…
“Ben bu sınava neden giriyorum? Bu sınavı gerçekten kazanmak zorunda mıyım? Kazanmalı mıyım? Kazanmak için ne yapmam lazım? Bu sınavı kazandığım takdirde hayatımda neler değişecek?” Bunun gibi soruları kendisine sorması lazım. Eğer gerçekten üniversiteyi’yi kazanmanız gerekiyorsa ve üniversite’yi kazanarak hayatınızda ciddi değişiklikler olacağına inanıyorsanız bilin ki çalışırsınız. Ben bazen gençlere diyorum ki; size deseler ki bir yıl içerisinde mükemmel derecede İngilizce konuşmayı öğrenirseniz falanca şirkette şu seviyede ve ayda on bin dolar ve yirmi bin dolar maaşla çalışacaksınız deseler ne yaparsınız? “Hocam bir yıl değil, altı ayda bile İngilizceyi yer, yutar, içer bitiririz.” İlla böyle bir teklifin yapılması mı gerekiyor. Yani illa böyle bir şeyin yapılması mı gerekiyor? Böyle bir şeyin olmayacağını nereden biliyorsunuz?
Gençlerimizin yaşadığı sıkıntılardan birisi de şöyle; hiç yenilgiyi düşünmemiş ve hiç yenilmemiş olmalarına rağmen tembelim deyip kenara çekiliyorlar. Bu gençlerimizin sadece biraz cesarete ihtiyaçları var. Yenilgiyi düşünmemek güzel. O önemli.
Yenilgi diye bir şey yok. Yenilgiyi siz kabul ettiğiniz zaman vardır. Eğer yenilgiyi kabul etmiyorsanız bilin ki yenilgi hayattır. Yenilmeyecek miyiz? Yenileceğiz. Bazen bana diyorlar; “Hocam sen hayatında hiç düşmüyor musun? Kafan gözün yarılmıyor mu? Hiç hayallerin suya düşmüyor mu?” Düşmez mi… “Hiç yenilmiyor musun?” Yenilmez miyim? Ben de yeniliyorum ama şunu söylüyorum. Yere düşeceğiz, çukurlara düşeceğiz, kafamız gözümüz yarılacak, mağlup olacağız, kaybedeceğiz ama önemli olan hani derler ya yiğit düştüğü yerden kalkar. Düştüğümüz yerden tekrar ayağa kalkabilmek. Tekrar o hayallerin, ideallerin peşinde koşabilmek, vazgeçmemek.