Aksaraylı Duayen gazeteci Erdoğan Kaya günümüzün önemli meselelerinden olan Filistin konusu ile ilgili konuşarak şunları söyledi.
Yıllardır islam ülkeleri ile ilgili ne zaman katliam olsa içimiz sızlıyor. Yahudi lobisi her zaman konu müslümanlar olunca hep birlikte hareket ederek muslümanların yok oması için her imkanı kullanıyorlar. Ama nedense İslam ülkeleri ise içten parçalanarak birlik ve beraberlikten uzak hatta ve hatta birbirlerine düşman haline gelmiştir. Konu ise islam ülkeleri içten vurularak nerede ise tamamının yönetimine yahudi sevicileri getirilmiştir. Hatta bu ülke liderlerinin yanına birde yahudi eş vermişlerdir.
Filistinde nerede ise buna benzer bir durum ile içten yıkılmıştır. Filistin İsrailin yerleşimine ise bizzat kendileri vesile olmuştur. Aslında bizim derdimiz kendi ülkelerini satan Filistinliler değil, ilk kıblemiz olan mescid Aksanın ve çocukların korunmasıdır. Bir gün Mescidi Aksanın kilise haline dönüşmemesidir. Bakın Fiistiinin nereye geldiğine.
Bir Filistinlinin Türk halkına yazdığı mektup çok enteresan. “Ben bir filistinliyim. arapım.
Bugüne kadar bize çok yardım ettiniz. Ama artık etmeyin... Neden? Çünkü biz bu yardımlarınızı haketmiyoruz. Evet‚ haketmiyoruz.
1837 yılında biz henüz osmanlı toprağı iken filistin bölgesinde sadece 9000 yahudi yaşıyordu.
Onlar da bizim gibi osmanlı vatandaşıydı. 1860 yılında rusya ve avrupa´daki gelişmeler nedeniyle topraklarımıza yahudi göçü başladı‚ böylece ilk yahudi yerleşimi kuruldu. Gelen yahudiler hepsi parayla‚ altınla geliyorlardı. Bu da bizim çok hoşumuza gidiyordu.
1882 yılına geldiğimizde filistin´de 2. yahudi yerleşimi kuruldu. 50 sene önce sadece 9000 olan yahudi nüfusu 1882´de 50.000 olmuştu. O zaman sultanımız olan abdülhamid Han‚ bu yahudilere toprak satışını yasaklamasına rağmen‚ bizler yahudiler ile alavere dalavere çevirdik ve onlara toprak satmaya başladık. Evet‚ yahudilere toprak satışımız yasaktı‚ ama Avusturya‚ Alman‚ İngiliz ve Rus vatandaşlarına toprak satmamız yasak değildi.
Biz de bu boşluktan istifade ederek yahudilere toprak sattık. Çünkü gelen Yahudiler Avusturya-Macaristan‚ Alman‚ İngiliz ve Rus vatandaşlarıydı aynı zamanda, toprak satmak için adeta sıraya girmiştik. Çünkü Yahudiler beş para etmez topraklarımız için 3-4 misli fazla bedel ödüyorlardı. Birden hiç görmediğimiz kadar para gördük. Sonra Yahudiler bizlere bu paraları nasıl harcamamız gerektiğini öğretti.
Filistin´in her kentinde açılan bar‚ pavyon‚ gazino gibi ortamlarda‚ içkili mekanlarda bu paraları bir güzel ezdik. Efsane günlerdi gerçekten. Yahudilere toprak satarak aldığımız paraları‚ yahudilere ait eğlence merkezlerinde‚ Yahudi dilberler ile yedik. Tabi bu arada yahudi nüfusu sürekli artıyordu. Ticaret yaptık yahudilerle. Yafa limanı açıklarına demirleyen bir Fransız gemisinin limana girmesine Türkler izin vermiyordu.
Yahudiler de bize para teklif ettiler. Mavnalarımızla açıldık ve bu gemiden tam 450 sandık taşıdık 2 gece içinde. Türkler bizim mavnalarımızı aramıyordu. Sonradan öğrendik ki bizim taşıdığımız sandıklar silah doluymuş. Aman‚ silah olsun ne vardı? Güzel para kazanmıştık bu işten‚ önemli olan buydu bizim için. Sonra sultan bizim yediğimiz haltları anladı. İşi iyice kontrol altına aldı. Yahudi dostlarımıza bir metrekare bile toprak satamıyorduk artık.
Biz de toprak satabilmek için yahudi para baronlarını‚ filistin´in yerel idarecileri ile tanıştırdık. Neticede onlar Türk değildi‚ bizdendi‚ araptı. Osmanlı´nın Filistin´deki bu arap yöneticileri sayesinde yahudileri osmanlı vatandaşlığına geçirterek toprak satmaya devam ettik. Ohhhh‚ yine paranın .mına koymuştuk işte. Abdülhamid avucunu yalamıştı. Ama sonra bu durum da anlaşıldı. Osmanlı yine işimize taş koydu. Hakikaten anlamıyorduk‚ osmanlı neden bu kadar karışıyordu toprak satmamıza. Satarız‚ satmayız‚ onlara ne. Kızmıştık osmanlıya...
Derken büyük savaş başladı. Tabi biz osmanlı´ya kızmıştık‚ İngilizler geldi o zaman. İngiliz demek medeniyet ve özgürlük demekti. Bize bol bol altın verdiler‚ para verdiler. Filistin cephesindeki türk askerlerini soyduk ve büyük paralar kazandık. Ha bu arada bir ingiliz albay vardı‚ adı charles wembley. "Türk askerlerinin karnı altın dolu‚ gidin onları alın" dedi bize.
biz de filistin´de yakaladığımız her türkün karnını deştik‚ ama altın falan yoktu. Olsun varsın‚ ingiliz her türk askeri için para ödüyordu bize. Sonra osmanlı cephede yenildi. kanal harekatında türk askerine gelen bütün yardımları yağmaladık‚ tam 14.000 türk askeri öldürüldü orada.
Sonra tabi Filistin´den de çekildiler. Büyük ingiliz komutan geldi. Adı edmund allenby´di.
Bize süper teklifler yaptı. Biz onu çok sevdik hatta ismi de uygun olduğu için ona "el-nebi" (peygamber) dedik.
Mektup uzayıp gidiyor, ben size bazı bölümlerini aktardım. Gördüğünüz gibi Yahudiyi kendi elleri ile Filistine yerleştirdiler ve Osmanlıya düşman olup askerlerimizi şehit ettiler. Ama yine biz onlara Mescidi Aksa hatırına sahip çıkıyoruz. Yeni doğmuş günahsız çocukların yaşaması için mücadele ediyoruz.